Şehir izleme sistemleri
Yüzü algılanan şüpheli şahıslar yüz algılama kameraları üzerinden merkezi izleme sisteminden adım adım takip edilebilmekte, algılanan yüz fotoğrafı ve bulunduğu yer polis ekiplerinin üzerinde bulunan body kameralara iletilebilmektedir.
Sanayi Devrimi’nin ardında oluşan teknolojik ilerlemeler ve makineleşme köylü nüfusun kentlere toplanmasına ve kent alanlarının genişlemesine neden olmuştur.
Yaklaşık 82 milyon olan Türkiye nüfusunun yaklaşık olarak %85’i şehir veya ilçe merkezlerinde yaşamaktadır. Özellikle üç büyük şehir dediğimiz İstanbul, Ankara ve İzmir şehirlerinde sırasıyla 16 milyon 5 milyon ve 4.5 milyon insan yaşamakta. Bu şehirlerin yüksek standarda sahip sosyal imkânlarını da düşündüğümüzde 24 saat yaşayan şehirler olduğunu söyleyebiliriz. Bu denli nüfusun yığıldığı şehir merkezlerinde yönetimsel anlamda güvenlik önemli bir yer tutmaktadır. Şehirlerde görevli kolluk kuvvetleri belediyeler şehirde yaşayan insanların can ve mal güvenliğini sağlayabilmek için dünya genelinde kullanılan bir takım sistemleri uygulamaktadır.
Bu doğrultuda belediyeler veya kolluk kuvvetleri kurmuş oldukları merkezi izleme sistemleri ile şehirleri 24 saat aralıksız kontrol edebilmekte, olası olumsuz durumlarda hızlı müdahale imkânı bulabilmektedirler.
Sokak ve caddelere yerleştirilen plaka tanıma özellikli ve yüz algılama özellikli kameralar sayesinde şüpheli araçların plakalarını okuyan kameralar, merkezi sistemden takip edilmekte kara listeye alınan plaka şehir içerisinde plaka okuma kameraları tarafından belirlenerek, merkezi izleme sisteminde görüntülenmekte aracın bulunduğu lokasyon kameradan gelen bilgi ile belirlenebilmekte izleme yazılımında bulunan takip özellikleri ile araç şehir içinde izlenebilmektedir. Aynı senaryo yüz algılama kameraları içinde geçerli olmaktadır. Yüzü algılanan şüpheli şahıslar yüz algılama kameraları üzerinden merkezi izleme sisteminden adım adım takip edilebilmekte, algılanan yüz fotoğrafı ve bulunduğu yer polis ekiplerinin üzerinde bulunan body kameralara iletilebilmektedir. Ekiplerin şüpheli ya da suçluyu hızlı bir şekilde yakalayabilmesine olanak sağlamaktadır. Burada şüpheli kişilerin üzerlerinde suç unsuru bulunduran yaralayıcı ya da ölüme sebebiyet verebilecek bıçak ya da silah gibi materyalleri taşıyor olmaları yüksek olasılık olarak önümüze çıkmaktadır. Kolluk kuvvetleri şahsı yakalarken aynı zamanda kendi canını da korumak durumunda kalıyor kişi mukavemet gösterdiğinde polis aynı şekilde karşılık vermek durumunda kalıyor, bu durum bazen polisin orantısız güç kullandığına dair iddiaları gündeme getirmekte ve emniyet ekiplerini zor durumda bırakmaktadır. İşte bu noktada polislerin üzerinde bulunan body, yaka kameraları bu olayı anlık olarak kaydetmekte olup delil niteliği taşımaktadır.
Özellikle ülkemizde son yıllarda kullanılmaya başlanan body kamera, yaka kameralarına ayrı bir parantez açmak gerektiğini düşünüyorum.
Bu kameraların her biri kolluk kuvvetlerinin üstlerinde taşıyabileceği boyutlarda olup üzerindeki Wifi veya 4.5G bağlantısı ile merkezi izleme sistemine anlık olarak görüntünün ve sesin transfer edilebildiği tele konferans mantığı ile merkezi sistem ve uç noktalardaki polisler ile çoklu görüntüleme ve sesli görüşme yapılabilmesi mümkün. Yine polislerin acil durumlarda ya da zor koşullarda yardıma ihtiyaç duyduğunda kamera üzerinden merkezi sisteme bildirim göndererek yardım çağrısında bulunabilmektedir.
Kameralar üzerinde bulunan GPS yardımı ile polislerin anlık olarak bulundukları lokasyonlar tespit edilebilmekte ve takviye kuvvetler olay mahalline hızlı bir şekilde yönlendirilebilmektedir.
Özellikle meydanlar, park ve bahçeler insanların yoğun olarak toplandığı yerler olarak göze çarpmaktadır. Burada kullanılan kamera sistemleri ile toplanan insanlar canlı olarak izleme merkezlerinde bulunan görevliler tarafından anlık izlenebilmektedir. Aynı şekilde toplumsal olayların mitinglerin olduğu bölgelerde de sabit kamera sistemleri ile anlık izlemeler yapılabildiği gibi kolluk kuvvetlerinin araçları üzerine yerleştirilen mobil kameralar ile olaylara daha yakından müdahale edebilmek, istenmeyen eylemlerde bulunan kişileri tespit edebilmek mümkün olmaktadır.
Büyük şehirlerde özellikle trafiğin yoğun problem olduğu hepimizin malumu belediyeler otoyollardan aldıkları anlık kamera görüntüleri ile birlikte trafik yoğunluk haritaları oluşturmakta trafiğin hangi bölgelerde yoğun olduğu hangi bölgelerde ise akıcı olduğunu kameralardan aldıkları görüntüler ile işleyebilmektedirler. Aynı şekilde bu kameralar vasıtasıyla oluşturulan EDS (Elektronik Denetleme Sistemi) ile trafik kurallarını ihlal eden araçların plakaları teşhis edilerek araç sahiplerine trafik ihlalinden dolayı cezai işlemler uygulanmaktadır.
Toplu taşıma araçlarında otobüs, minibüs ve taksilerde kullanılmaya başlanan kamera sistemleri ile olası yolcu şoför ya da yolcular arasında oluşabilecek olumsuzlukları acil durum butonları ile merkezi sisteme anlık bildirebilmek ilgili aracın kamera görüntüsünü GPS verisi ile aracın bulunduğu lokasyonu görebilmek ve anlık takip ederek ilgili kolluk kuvvetlerini aracın bulunduğu noktaya yönlendirmek mümkün olmaktadır.
Kamera sistemleri şehirlerin tarihi ve turistlik bölgelerinin tanıtımında da yine yardımcı olmaktadır. Şehirlerin tarihi, kültürel ve turistlik bölgelerine konumlandırılan kameralar belediyelerin internet sayfalarında anlık izlemeye açılarak insanlar için güzel görüntüler oluşturmakta turist olarak gelmek isteyen kişiler ise önceden bu internet sayfalarından buraları izleyebilmekte ve buna göre kararlar verebilmektedir.
Özetle şehirlerde kullanılan izleme merkezleri buralar da insanların refah ve huzurla yaşamalarına yardımcı olmakta olası problemlerin önüne geçmekte şehri yöneten ve koruyan kişilerin işlerini daha hızlı ve kolay yapmalarını sağlamaktadır. Son yıllarda oluşturulmak istenilen akıllı şehirler projeleri kapsamında güvenlik sistemlerinin de öneminin büyük olduğunu görmekteyiz gelişen teknoloji ile akıllı ve güvenli şehirler için yapılacak uygulamaları bu noktada yakından takip etmekteyiz.