İnsanı taklit eden insan! DİJİTAL SOSYAL 2*
Bedenin akılla etkileşimi, biyolojinin maneviyatla etkileşimi akılcı değil, hesaplanabilir değil, kopyalanamaz, mühendislikle oluşturulamaz, bu yüzden gizemli, bu nedenle, teknolojiye çok fazla insani özellik atfetmemeliyiz veya iş önemli toplumsal tercihler yapmaya ve kararlar almaya gelindiğinde, önceliklerimizi karıştırmamalıyız.
İnsanlığın geleceği; makul de, iyi de ve denge de gizlidir. Gelişen teknoloji ne için var ve nereye gidiyor?… İstediğimiz bir gelecek olabilir mi? bizi hayrete düşüren, sevindiren olağanüstü keşifler tasarladığımız gibi mi? yoksa bizim dışımızda başka bir otonom mu gelişiyor… sorgulamamın sebebi teknoloji karşıtlığı değil.. Her şeye rağmen, makulü, iyiyi, bulma ve dengede kalma isteğidir…
*Teknoloji sözcüğünün kökeni Yunanca, techne sözcüğüdür. Bu sözcük hakikati güzellikte öne çıkarmak anlamına gelir, aletlerle zanaatkarların ve sanatçıların yeteneklerini artırmasına techne denir.
Aslında bu yetenek geliştirmeyi iki boyutta düşünmek daha doğru olacaktır… Birincisi YZ nin bir makinede insana benzemesi, ikincisi ise bahsedildiği gibi insan biyo sun da insanı geliştirmesi… Yani insanın benzemesi… Daha korkunç olanın bu olduğunu düşünüyorum… İnsan kendisini bir YZ üzerinden değiştirip yok ediyor…
Tekno-Keşiflerin kaynak ve amacında yoğunlaşan pozitif düşünce; süreç içerisinde daha faydalı, daha gerçekçi ve sonuçta insan lehine olmaktan uzaklaşıyor… Şaşırtıcı, gizemli ve çok hızlı gelişmeler… Kör ediyor… Siber gel-gitler oluşuyor… Neredeyse… Sanat sanat için mi!? Sanat toplum için mi!?
Teknolojinin ürettiği, İçinde bulunduğumuz ve bağımlısı olduğumuz dijital sosyal; oluşturduğu labirentin koridorlarında insana çelişkiler sunmaktadır. Doğru ve yanlış sözlük anlamlarında kalmış, kişiye göre değişkenlik göstermiştir.
İnsana benzetmek, insan yapmak için insanlık adına uğraştığımız makine; YZ… Robot.. Falan filan… İnsan gibi oluncaya kadar, bunu sağlayan insan aklı’nın esiri olacak… Nasıl kullanırsan kullan… İnsan olduğunda; insan, aklının esiri olacaktır… Dijital Sosyal de en büyük sorun; her şey in bir yerde toplanması ve paylaşılabilmesidir… Yani Büyük Verinin toplandığı yer… Servis sağlayıcılar… Bulut ve uygulamalar… Sanallaştırma… Kayıtlar… Kopyalar… Aslında nereye toplarsanız o kadar pazar oluşturursunuz… Arz – talep meselesi: EKONOMİ’nin yarattığı klasik sonuç; Dijital Sosyal de beğenilmek, takip edilmek vb. sonuçlar; bağımlılığın yapı taşlarıdır… Kendinizi daha rahat ve özgür hissettiğiniz yerde dilediğiniz kadar kalabilir, olmadığınız gibi olur, bilmediğiniz gibi bilir, korkmaz… Dilediğiniz kadar meydan okuyabilirsiniz, yalan söylemenin bu kadar gerçek olduğu başka bir yer yoktur… Siz bu dünyada, çok güçlüsünüzdür… İyisinizdir, yakışıklısınızdır, vatanseversinizdir… Hatta siz..! Siz değilsinizdir… !?
*Halbuki bugün bizler bu alet yapma amaçlı yaşamın, tamamen tersine döndüğü bir geleceğe doğru ilerliyoruz… önce biz araçlarımıza şekil veriyoruz sonra araçlarımız bize şekil veriyor…
Canlandırmak..! Kendimize benzetmek..! İçin uğraştığımız makineler ve onların ruhları (algoritmalar) bizi taklit edecek ve bizlerden kopyalayacaklar… Bizi öğrenecekler, okuyacaklar… Buna göre sistemler oluşturacaklar… Bizi eğitecekler, inançlarımızı sorgulayıp bize uygun olanı seçecekler ve ne yazık ki ve ne yaman çelişki… Bunu bizim adımıza… Bizim iyiliğimiz!!!!… İdeal toplum için yapacaklar…
“Bilerek, isteyerek, arzuyla hatta gelişmişliğin bir nişanesi olarak teknolojinin bütün hastalıklarına yakalanıyoruz.”
*zira teknolojinin etiği yok ve etiği olmayan bir toplum felakete sürüklenir…
Kendi standartlarını rakamlar üzerine kazımış, kazınmış Teknoloji; biz eğer istemezsek..! Etik, sosyal kurallar ya da inanç tanımaz; ama her insan ve her toplum bu gerçeklere mahkum… Makineler, biyolojimizi, her şeyimizi taklit etse, kopyalasa bile, ruhları (algoritmaları… YZ leri) iyilik yapıp… Veya empati kurabilecek mi..? * makinelere olma yeteneği verme fikri bile, insanlığa karşı suç niteliğinde olabilir…. Teknolojiler biz onları uygulayana dek ahlaken tarafsızdır… Veya yoksundur. Belki de çoğunluk tarafından anlaşılamayan, komplocu, paranoyak, şizofren kabul edilen bu kadar olumsuz değerlendirmenin; temelinde egemen istihbarat örgütlerinin bilgiye olan açlıkları ve buna kolay erişim metotları ile oligark ülkelerin ekonomik kaygılarının, dünyayı kıyamete götüren iflah olmaz, gizli, açık manipülasyonları ve siyasi eylemleridir. Ancak bunları bilen, öngören ve dengeyi arayanlar; baş döndüren gelişmeleri endişe ile karşılayacaklardır…!
Bilim, teknoloji, mühendislik, matematik vb. gibi bütün insan keşifleri; yaradılışın olağanüstü yapısına göre küçük kalır…
*Bedenin akılla etkileşimi, biyolojinin maneviyatla etkileşimi akılcı değil, hesaplanabilir değil, kopyalanamaz, mühendislikle oluşturulamaz, bu yüzden gizemli, bu nedenle, teknolojiye çok fazla insani özellik atfetmemeliyiz veya iş önemli toplumsal tercihler yapmaya ve kararlar almaya gelindiğinde, önceliklerimizi karıştırmamalıyız. Sonunda bize üstün teknolojiler yaratmaya girişiyorsak sorumluluklarımızı unutmamalıyız…
… endişe verici olan şey; teknolojiye yanlış yerden bakarak, sadece kendimizi yok etmek değil; bu sonucu haketmemek için insanlığımızın bilerek teslimi, hayal kırıklığına uğramak, gördüklerimizi abartmak, bizi biz yapan değerlerden uzaklaşarak makus talihe yenilmektir… Bu senaryolar yıllarca film olarak zafer haftalarını kutladı, gişe rekorları yaptı… sakın, bunlar gelecek programın fragmanı olmasın…!!! … oysa bilerek, isteyerek, arzuyla hatta gelişmişliğin bir nişanesi olarak teknolojinin bütün hastalıklarına yakalanıyoruz… Hiçbir baskı zorlama yok, evrenin hiçbir yerinde hastalandığınızda zengin olmuyorsunuz… Ama dijital sosyal sizi zengin ediyor, yeni meslek dalları oluşturuyor, sizi işsiz bırakmıyor, orada her şeyinizi satabiliyorsunuz… Onunla yatıp onunla kalkıyorsununuz, hiçbir şeye ihtiyaç duymuyorsunuz… İşte iletişimin global tanımı…
hepsi sana bakmakta olanlarla, bir masada otururken, gözlerini bir ekrana dikip, Dubai de yaşayan bir takım yabancıları arıyorsun… Modern çağ.
*nesneler akıllanıyor…. akıllanabilir her şey bir gün akıllanacak çünkü artık yöntemini biliyoruz…
Bu inanılmaz öyle mi? Ya götürdükleri, ya getirdikleri..! Her bir gelişme dengeden uzaklaştıkça insanlığın ömrü kısalıyor…
*derin öğrenme, akıllanma sürecini sağlayan, teknolojinin gidişatını değiştirecek en önemli unsurlardan…
Belki asıl kastedilen bu değil ama derin öğrenme nasıl bir şey ki, yeterince derin mi? Bu alaycı soru ile ciddi olmanın anlamını açıklamaya çalıştım… İşte teknolojinin sapmaları…
TEKNOLOJİYE KARŞI İNSANLIK – İnsan ile Makinenin Yaklaşan Çatışması – Gerd Leonhard / fütürist – konuşmacı – yazar D E İ N J G İ E T D A E L K A L I N…