Hem Akıllı Hem Güvenli Şehirler İçin Dijital Dönüşüm
Şehir yönetimleri, olay önleme, acil durum müdahalesi ve kolluk kuvvetlerini daha etkili hale getirebilecek kanıt ve bilgilerin toplanmasına yardımcı olacak yenilikçi yollara ihtiyaç duyuyor.
Makro düzeyde, dünyanın büyüyen kentsel nüfusu, şehirleri nasıl daha akıllı ve daha güvenli hale getireceğimiz konusunda yeni zorluklar getiriyor. Artan nüfusla birlikte trafik, hava kirliliği, karbon ayak izi gibi konuların yönetiminin önemi giderek artıyor. Tüm bunlara bir de küresel pandemi ve onun gereklilikleri eklenince, şehir yönetimleri, olay önleme, acil durum müdahalesi ve kolluk kuvvetlerini daha etkili hale getirebilecek kanıt ve bilgilerin toplanmasına yardımcı olacak yenilikçi yollara ihtiyaç duyuyor. Akıllı çözümler ve yeni teknolojiler hem zaman hem de işgücü ve verimlilik açısından bu konuya önemli, çığır açan çözümler getiriyor. Video Yönetim Sistemleri (VYS), kritik altyapıların güvenli olmasını, kirliliğin kontrol altında tutulmasını, ulaştırma sistemlerinin etkin bir şekilde çalışmasını ve felaketlerin ve acil durumların halk üzerinde en az etkiye sahip olmasını sağlayarak insanları güvende tutuyor. Güvenliğin tanımını değiştiriyor ve geliştiriyor… Peki yapay zeka, veri analizi ve gittikçe daha güçlü olan VYS’ler şehirlerin güvenliğini nasıl dönüştürüyor?
Bir şehri akıllı yapan nedir?
Akıllı şehir kavramının kökenleri, kentsel planlama için yeni politikaları savunan 1990’ların akıllı büyüme hareketinde yatıyor. Bu kavram daha sonra teknoloji şirketleri tarafından kentsel altyapıyı entegre etmek ve işletmek için karmaşık bilgi sistemleri uygulayan çözümleri pazarlamak için benimsendi.
Bugün nesnelerin interneti (IoT), sensörler, kameralar ve çeşitli yollarla toplanan veri setleri aracılığıyla her türlü sorunun izlenmesini mümkün kılıyor. Akıllı şehirler terimi, Büyük Veri teknolojisini verimliliği artırmanın, yerleşim kalitesini iyileştirmenin, belediye operasyonlarını optimize etmenin ve elbette çevreyi korumanın bir aracı olarak kullanan şehirleri ifade ediyor. Son zamanlarda ise akıllı şehirler kavramı, sürdürülebilirlik ve dayanıklılık konularında gelişme yaratmaya odaklanarak, bir eylem çağrısı haline geldi.
Küresel veriler:
Birleşmiş Milletler verilerine göre 2050’ye kadar dünya nüfusunun yüzde 68’i kentsel alanlarda yaşayacak. Dünya Sağlık Örgütü ise Dünya nüfusunun yüzde 91’inin hava kalitesinin örgütün yönerge sınırlarını aştığı yerlerde yaşadığını ve dış hava kirliliğine maruz kalmanın sonucu olarak her yıl 4,5 milyona yakın ölüm vakası bulunduğunu kaydediyor.
“Son zamanlarda akıllı şehirler kavramı, sürdürülebilirlik ve dayanıklılık konularında gelişme yaratmaya odaklanarak, bir eylem çağrısı haline geldi.”
Nereden başlamalı?
Bu veriler akıllı şehirlerin, veri ve entegre teknolojileri kullanmanın yanı sıra, toplumu dahil etmek için yenilikçi yollar, işbirlikçi liderlik yöntemleri ile disiplinler ve bağımsız sistemler arası ortak çalışma biçimlerini de içermesi gerektiğinin altını çiziyor. Tüm bunlar şehirlerin daha iyi hizmet sunmasını ve yaşam kalitesini iyileştirmesini sağlıyor.
Şehir bütçeleri her zaman teknoloji kaynaklarına kapsamlı yatırım yapılmasına izin vermiyor, bu nedenle veri odaklı bir yapıya geçiş yapmak isteyen belediyeler, bu bilgiyi elde etmek için mevcut altyapıyı nasıl en üst düzeye çıkaracaklarını belirlemekle başlıyor.
Amaç; Akıllı, Yenilikçi, Kapsayıcı Akıllı; çünkü şehir sorunlarını çözmek için veri ve varlıkları kullanıyor.
Yenilikçi; çünkü özellikle kamu hizmeti reformunda akıllı çözümlerin denenmesi için gerekli ortamı sağlayarak yeniliği teşvik ediyor. Kapsayıcı; çünkü tüm alt toplulukların beraber büyümeleri ve hedeflerine ulaşmalarını desteklemek için teknolojiyi kullanıyor.
Akıllı Şehir – Güvenli Şehir
Uzmanlar en önemli güvenli şehir sorunlarını;
Trafik izleme, Kamu güvenliği, Suç / Terörle mücadele, Olay müdahalesi ve Operasyonel verimlilik olarak sıralıyor.
Artık dünyanın pek çok büyük şehrinde yapay zeka, makinaların öğrenmesi, veri, bulut bilişim ve güçlü video yönetim sistemleri alanındaki gelişmeler sayesinde şehirlerin güvenli ve sorunsuz olarak nitelendirilmesini sağlamak için ileri teknoloji kullanılıyor. Akıllı şehir eko sistemini oluşturan teknolojiler çok geniş. Yukarıda saydığımız öncelikli sorunlar için sunulan çözümlerden örnekler vermek gerekirse;
Trafik izlemede; yapay zeka kullanılan Video Yönetim Sistemleri ile çeşitli noktalara yerleştirilen sensörlerden faydalanılıyor. Toplanan hız, konum vb. veriler, kontrol merkezindeki yazılıma aktarılırken, trafik yönetimini ve sinyalizasyon alternatiflerinin belirlenmesini mümkün kılmanın yanında, trafik akışına etki edebilecek kaza ve benzeri durumlar halinde hızlı ve etkin müdahale imkanı da sunuyor. Akıllı yol uygulamaları ile ayrıca her geçen gün artan araç sayısının yükselttiği yakıt tüketimi ve karbon salınımı gibi faktörler de kontrol altına alınarak, çevreye de katkı sağlanıyor.
Bugün ülkemizde Video Yönetim Sistemleri kullanılarak yapılan çalışmalar çok çeşitli. Akıllı video teknolojileri karayolları ve tünellerde hız ihlallerinin tespiti ve anlık olarak raporlanması, kazaların algılanması ve bildirimi, plakasız araç algılama, plaka tanıma ile çalıntı araç ve marka, model, renk bilgileri ile şüpheli araç arama, otoyollarda veya tünellerde duran/bekleyen araç algılama, bir kişinin hassas veya tehlikeli bir alana girdiğini tespit etme gibi imkanlar sunuyor. Akıllı trafik yönetim sistemleriyle ayrıca araç kuyruklarını, yanlış yöne girenleri, yola düşen/dökülen yükleri tespit etmek de mümkün.
Bunların yanında yol güvenliğini en çok etkileyen unsurlardan biri olan hava durumu takibi ve anlık olarak dijital tabelalara ve diğer mecralara aktarımı, hatta tünel içerisindeki hava kalitesinin, nem ve sıcaklık ölçümünün yapılması ve bu verilerin anlık video ile ilişkilendirilmesi de sağlanıyor.
“Akıllı şehir kavramının kökenleri, kentsel planlama için yeni politikaları savunan 1990’ların akıllı büyüme hareketinde yatıyor.”
Kamu güvenliğinde; Video Yönetim Sistemleri bizlere kalabalığı izleme ve bir bölgede kaç kişinin olduğunu sayma, aynı yerdeki geçmiş görüntüleri izleyip analiz ederek olay yerinde normalde ne olması gerektiğini bilen algoritmalar sayesinde olağandışı davranışı otomatik olarak izleme, önceden bilinen bir konumda bulunan bir kişiyi veya çocuğu tespit edip bulabilme, bir kişinin hassas veya tehlikeli bir alana girdiğini tespit etme imkanı sunuyor. Pandemi ve kamu sağlığı çerçevesinde ise Video Yönetim Sistemleri “yeni normal” döneminde; maske algılama, kişi sayma, mesafe ölçme, erişim kontrolü, istatistik görüntüleme, termal cihazlarla vücut ısısı ölçme, ziyaretçi uyarı ekranları, personel uyarı sistemleri, ısı haritaları ve yoğunluk istatistikleri gibi getirdiği pek çok uygulama aracılığıyla hem tespit hem de müdahale sürecinde kurum ve kuruluşlara etkin çözümler sağlıyor. Örneğin güvenlik kameraları üzerinden hayata geçirilen maske algılama çözümleri oldukça faydalı. Maske kullanımının zorunlu olduğu ya da kişisel koruyucu ekipmanın gerekli olduğu alanlarda denetim video gözetim sistemleri aracılığıyla yapılıyor. Kişinin maskesini takmadığı/çenesine indirdiğini anlayan sistem, anında uyarı veriyor. Geliştirilen bir eklenti ile bugün maske takan kişinin dahi yüzünü tanıyarak, yüz tanımaya dayalı standart operasyonların devamlılığını mümkün kılınıyor.
Virüsün kişiden kişiye geçmesini önlemek için birbirine yakın olan insan sayısını sınırlamak da hayati önem taşıyor. Mesafe algılama sistemi kullanıldığında, sistem ortamda bulunan kişiler arası mesafeyi sürekli olarak ölçerek, olması gerekenden fazla insan bulunması halinde, otomatik olarak uyarı veriyor ve yerinde müdahalelerle bulaş riski azalıyor.
Suçla Mücadelede süreçlerinde de akıllı veri toplama, ortak operasyonlar, otomatik uyarılar ve akıllı araştırma araçlarında yapay zeka ve VYS kullanılıyor. Olay Müdahalesi ise Video Yönetim Sistemlerinin verileri görselleştirebilme becerisi, gerçek zamanlı bilgileri görme, trafik koşullarını, verileri harita üzerinde sunma, otomatik uyarılar gibi fonksiyonları sayesinde güvenliğin ötesine geçiyor. Örneğin bir tren istasyonundaki video kameralar, aniden rayların üzerine düşen bir yayayı yakalayarak istasyonun güvenlik ekibini kontrol merkezi ekranında görüntülenen sesli ve görsel bir uyarı ile haberdar eden gelişmiş bir VYS’ye geri iletilebiliyor. Bu da yetkililerin kameradaki görüntüleri sürekli izlemek zorunda kalmadan olaylara hızlı bir şekilde yanıt vermelerini sağlıyor. Bu sistemler bazı ülkelerde gemiden düşen insanlar olduğunda dahi uyarı verecek şekilde tasarlanabiliyor. Videonun gücüyle, tüm bu iç görüler şehrin dört bir yanından toplanabiliyor. Bu verinin anlamlandırılmasında ise, birbiriyle bütünleşen ve konuşan sistemler, paylaşılan bir altyapı, ortak bir ağa bağlı sensörler ve kurumların ortak faaliyeti önem kazanıyor. Tutarlı bir son kullanıcı deneyimi sunan bir platform ile, kolluk kuvvetlerinin veri tabanları gibi önceden birbirinden bağımsız olarak çalışan sistemler birbirine bağlanarak, nedeni ve sonucu sunabilen, yasal kovuşturmayı sağlayabilecek verilere hızlıca ulaşılabiliyor. Bu da hem olaylara müdahale hem de soruşturma süreçlerini önemli ölçüde azaltıyor. Böylece operasyonel verimlilik gözle görülür ölçüde artıyor.
Videonun Gücü
Dünyanın farklı şehirlerinde Video Yönetim Sistemleri kullanılarak güvenli şehirler için yürütülen projelerle paydaş katılımını artıracak işbirliklerini hayata geçirmek ve yenilenen teknolojiye ayak uydurarak, hızla değişen dünya düzeninde kalıcı, sürdürülebilir çözümler bulabilmek hedefleniyor.
Milestone Systems’ın IoT sürücü frameworkü bu vizyonu gerçeğe dönüştürüyor. API araçları halihazırda güvenlik dışı kullanılan pek çok sistemin veri toplamasını ve paylaşmasını mümkün kılıyor. Milestone Marketplace’te kamu ve özel sektörden farklı büyüklükteki kurumların, farklı ihtiyaçlarına yönelik olarak sunulan çözümler mevcut kamera ve sensör teknolojisinin güçlendirilmesini, bulut hizmetleri kullanılarak verilerin talep üzerine işlenmesini ve donanım ayak izinin azaltılmasını ve böylelikle ölçeklenebilir yatırımlarla dijital dönüşümün hızlandırılmasını sağlıyor.