ELEKTRONİK GÜVENLİK SİSTEMLERİNİN ENTEGRE YÖNETİM PROGRAMLARI
Pandemi ile birlikte ortaya çıkan ihtiyaçlar, dijital çözümler üreten yazılımcıları aranan kişiler haline getirdi. Endüstriyel çözümler üreten yazılım firmaları ve yazılımcılar bu ihtiyaçlara hızlıca cevap verebildi.
Güvenlik dediğimiz kavram insanları ve nesneleri kontrol etmek demek olsa da gelişen teknoloji ile işler değişiyor… Bir çoğumuzun ilgi alanı ve mesleği olan sektör yavaş yavaş insanın rahatına hizmet edecek hale geliyor. Bu durumu her ne kadar çeşit çeşit makine, cihaz, kontrol mekanizmasına bağlasak da aslında temelde başka bir şey var; o da yazılım. Araçlarımızı makinelerdeki yazılımlar tanıyıp içeri alıyor, akıllı cihazlar ve entegre yazılımlar insanları yüzlerinden parmaklarından avuç içlerinden tanıyıp bir yerden bir yere geçmelerine izin veriyor, yazılımlar işte çalıştığımız zamanları süreleri gelip gitme saatlerimizden anlıyor ve hesaplayıp maaşımıza karar veriyor, evimizi, işyerimizi çocuğumuzun odasını bile artık elimizdeki cep telefonlarından canlı izliyor takip ediyoruz. Bu şekilde gelişmeleri daha da sıralayabiliriz tabii ama başlangıç için özet geçecek olursak; hızla gelişen bir teknoloji ve onu aynı hızda takip eden bir sektör var.
Pandemi ile birlikte yazılımcılar “aranan kişiler” haline geldi
2020 yılı hemen hemen birçok sektör için, içinde bulunduğumuz ve çıkmaya çabaladığımız pandemi dönemi ve öncesi kavramını yarattı. Pandemi öncesinin ihtiyaçları bir yana dursun, pandemi ile birlikte ortaya çıkan ihtiyaçlar özellikle sektörler için dijital çözümler üreten yazılımcıları aranan kişiler haline getirdi. Endüstriyel çözümler üreten yazılım firmaları ve yazılımcılar bu ihtiyaçlara hızlıca cevap verebildi. Az çok vizyon sahibi olan firmalar ve kurumlar bu yönde açıklarını ve pandemi ile açılan yaralarını kapatmaya yöneldi. Birçok sektörde elini çabuk tutup bir nebze dijitalleşmeye giden firmalar kayıplarını bu şekilde azaltırken durumdan etkilenen ve çözüm bulamayan hatta kepenk kapatan birçok firma da oldu. Bunların dışında kapsamlarını genişleten, cirolarını kat kat arttıran tabir-i caizse dijitalleşmenin kaymağını yiyen firmalar da oldu haliyle. Bahsi geçen sektörler az çok kafanızda belirmiştir tabii, fakat güvenlik sektörü ve sektör ile paralel yazılım sektöründe de bu konuda gelişmeler yaşandı. Özellikle doğru hamleler ile sektörün fiziki ağırlığını dijitale kaydıranlar hem ilerisi için bir atılım gerçekleştirmiş oldu hem de diğerleri için önayak olmuş oldu. Burada şunu belirtmekte fayda var; sektördeki bu durumu tamamen pandemi dönemine bağlamak da çok doğru olmaz aslında, çünkü öncesinde bu birleşimi sağlayan hali hazırda bu tür hizmetleri olan firmalar da fazlaca var. Ancak genel anlamda farkındalık yaratan tüm sektöre yayılan bu durum beraberinde genişlemeyi getirdi diyebiliriz. Bütün sektörü ilgilendiren bu durumla ilgili, her gelişmenin ilerleyişin bir başlangıcı var muhakkak. Konumuz dijital… Dijital ise algıda yazılım diyebiliriz aslında. O halde Biraz daha öncesine 2000’li yıllara gidelim ve oradan başlayalım…
“Her buluş beraberinde yeni buluşları getirir. 1937’de olan elektronik devrelerin buluşu ile 1984’teki Macintosh bilgisayarların ve Microsoft’un ortaya çıkışı ve sonrasında olan teknik buluşlar bugünü yarattı diyebiliriz.”
Güvenlik sektörü ve dijital dünyanın birleşmesi yaklaşık yirmi yıl önce başladı
Aslında o dönemin dijitalleşme açısından teknik anlamda 1997, 1984 hatta 1937 yılından çok da büyük bir farkı yok. Sonuçta her buluş beraberinde yeni buluşları getirir. 1937 de olan elektronik devrelerin buluşu ile 1984 teki Macintosh bilgisayarların ve Microsoft’un ortaya çıkışı ve sonrasında olan teknik buluşlar bugünü yarattı diyebiliriz. Özetle bu iki kavram, güvenlik ve dijital dünyanın birleşmesi için yirmi yıl öncesine gitmek yeterli. En azından Türkiye için. O dönemde teknolojik atılımların belirginleştiği ve yayıldığı, küresel kapsamda daha güvenilir banka işlemleri yapmak, kişilerin binalara, kurumlara, İşyerlerine, otoparklara, toplu kullanım yerlerine ve bu gibi mekanlara girişlerini ve çıkışlarını kontrol edebilmek, ticari anlamda para akışını kontrol edebilmek, konu bilgiye ulaşımı yaygınlaştırmaksa da bunu kontrollü yapabilmek gibi ihtiyaçlar için makineler, otonomlar ve yazılımlar devreye girmeye başladı. Ülkemizde de aynı dönemde bu yönde üretilmiş ürünlerle tanıştık. Özellikle bankalar ve kurumların işlem güvenliği ihtiyacını giderecek bu ürünlerle sonrasında işyerleri ve işletmeler de tanıştı. Süreç devam ederken makineler gelişmeye devam etti. Mekanikten dijitale geçiş yaşandı ve nihayet makineleri kontrol edecek daha kapsamlı yazılımlara ihtiyaç duyulmaya başlandı. Dünya bu süreci oldukça iyi yönetirken ülkemiz maalesef hem izleyici hem de kullanıcı oldu ve üretmek yerine kullanmayı tercih etti. O dönemde yazılımcı kavramı uzay teknolojisinin bir parçası olarak benimsense de hala bu şekilde düşünenlerimizin olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Oysa ki matematik bilgisi olan kod yazmak için başlangıç yapabilen herkes kendini geliştirebilir ve çok da uzun olmayan bir zamanda iyi işler yapabilir hale gelebilir. Kısacası, kulaktan kulağa yayılan şehir efsanelerinde anlatılan birçok şey doğru değil. Neyse ki uyanış çok gecikmedi ve biz 33k ve 56k modemlerimizden sıyrılıp adsl ile tanıştık. Ayrıca bir çoğumuz bu konuda temelleri de atmıştık. Adobe homepage, flash dreamwiewer gibi programlarla web sayfaları yapmayı öğrenmiştik. Microsoft durumu öngörüp Windows 98’e web sayfası yapma aracı bile eklemişti. Bu şekilde bir süre web sayfaları yaparak bazılarımız kapıları açmış oldu ama günün sonunda web sayfaları yapmaya doyduk. Israr edenler bunu meslek haline getirdi ve yollarına devam etti tabii. Bazılarımız daha derin endüstriyel ve çağa uygun bir şeyler ararken programlamaya, ihtiyaca yönelik programlar yazmaya yöneldik. O dönemde aramızda zaten cobol pearl java c gibi dilleri bilen insanlar, programlama yapan insanlarımız da vardı fakat bunlar oldukça az sayıdaydı. Programlamaya meraklı kişiler arttıkça yelpaze genişlemeye başladı. İthal edilen küçük ve orta ölçekli yazılımlar artık ülkemizde ufak ufak üretilmeye başlandı. Bu dönemde internet kafelerin de yardımı ile kendini online geliştiren kişilerin sayısı da arttı.
“Mekanikten dijitale geçişle makineleri kontrol edecek daha kapsamlı yazılımlara ihtiyaç duyulmaya başlandı. Dünya bu süreci oldukça iyi yönetirken ülkemiz maalesef izleyici oldu, üretmek yerine kullanmayı tercih etti.”
Güvenlik sektörü için üretilen yazılımlar ülkemizde 2010’lu yıllarda ortaya çıkmaya başladı
2010’lara geldiğimizde yazılım üretimimiz önceki on yıllık sürece göre yüzde 275 artmış oldu ve asıl konumuz olan güvenlik sektörü için üretilen yazılımlar da aslında bu dönemde kendini göstermeye başladı. Geçiş kontrol, güvenlik kameraları için uygulamalar, araçları ve insanları kontrol altına alan yazılımlar, bizler geliştikçe üretilmeye ve ticari anlamda kullanılmaya başlandı. Aslında bu konuda da çok geç kaldık diyebiliriz, çünkü bu konuda bayrak tutan ülkeler ve firmalar üstüne koyarken biz onları çok daha geriden takip ettik. Örnek verecek olursak şu anda ülkemizde yaygın olarak kullanılan plaka tanıma (OCR) işlemleri ABD’de 1997 yılında kullanılmaya başlandı. 2004 yılında polis departmanı resmi olarak bu sistemi kullanıyordu bile. 2003 yılında İngiltere’de Londra şehrinde yirmi kilometrelik alanda 700 adet plaka tanıma kamerası işleme alınmaktaydı. Bu gibi çok fazla örnek mevcut. Kısacası ülke olarak bir şeylerin farkına geç varıyoruz ve çoğu zaman treni kaçırıyoruz, fakat son anda atladığımız da oluyor…
“2010’lara geldiğimizde yazılım üretimimiz önceki on yıllık sürece göre yüzde 275 artmış oldu ve güvenlik sektörü için üretilen yazılımlar bu dönemde kendini göstermeye başladı.”
Telefonların bilgisayara dönüşmesi ile web tabanlı uygulamalar geliştirilmeye başlandı
Ülkemizdeki durum değişmeye başladığında ben de bu değişimin bir parçasıydım. 2008 yılında güvenlik sektörü için çalışmaya başladığımda bu sektörün ülkemiz için henüz parlamadığını ama birkaç sene içinde gelişmeye açık ve göz önünde olacağını fark ettim. Sektör için çalışmaya başladığımda tecrübesizdim ama zaman geçtikçe tecrübe kazandım kendimi geliştirdim. Tabii sadece ben yoktum durumu fark eden, diğerleriyle birlikte hem biz gelişiyor hem de sektöre katkı sağlıyorduk. Neyse ki burada da süreç çok uzamadı ve birkaç sene içinde teknolojik gelişmeler hızlandı. Sektör hareketlendi. Özellikle Çin menşeili güvenlik sağlayan cihazlar ve kameralar ile birlikte yazılımların birleşmesi sektörü birkaç adım öteye taşıdı. Kart okuma, yüz ve parmak tanıma cihazları çok çabuk benimsendi, paralelinde güvenlik kameraları ahd’den ip ye geçiş yaptı ve bununla birlikte ülkemizde plaka tanıma gibi görüntü işleme programları yazılmaya başlandı. Yine aynı zamanda hgs ogs kullanımı yaygınlaştı, turnike ve bariyer sistemleri, binalarda yetki dahilinde çalışan akıllı kapılar, cihazlar sayesinde personel kontrolleri gibi bir çok detay özellikle işyerlerinde ve büyük yaşam yerlerinde hayatımıza çoktan girmiş oldu. Son evrede mobilitenin yaygınlaşması elimizdeki telefonların birer bilgisayara dönüşmesi ile mobil kontroller, web tabanlı uygulamalar geliştirilmeye başlandı ve şu anda yaygın olarak kullanılmakta.
“On yıl önce düşlenenin belki de ötesini yaşıyoruz, yaşamaya da devam edeceğiz gibi gözüküyor. Ülkemizde meraklı, araştıran, vizyon sahibi ve en önemlisi çalışmayı ve değer katmayı bilen, seven insanlar oldukça da bu gelişim devam edecek.”
Birçok işi yazılımlar sayesinde makinelere yaptırabiliyoruz
Artık günümüze dönecek olursak pandemi öncesi ya da sonrası (pandemi ile bu biraz daha hız kazandı aslında) geldiğimiz noktada, giriş kısmında bahsettiğim gibi kontrolün makinelere aktarılması ve insanın kontrol mekanizmasından kurtulması sürecini yaşıyoruz. Şu anda birçok işi zaten makinelere yaptırabiliyoruz. Bugün üzerinizdeki gömleğin yakasından, gözlüğünüzün camında yazan markasından, attığınız adımların sayısından, aracınızla geçtiğiniz güzergahlardan kısacası gözünüzü kaç kere kırpıp açtığınızdan bile olasılık hesaplayabiliyor, belli oranda tahmin yürütüp istenilen sonucu çıkarabiliyoruz ve güvenlik açısından istenileni verebiliyoruz. Tüm bunları benim de uzmanlık alanım olan yapay zeka ve görüntü işleme teknolojisi ile hayata geçiriyoruz. Firmamızın da imza attığı yüzlerce projede bu teknolojiyi kullanarak yazdığımız yazılımlar ile birçok kontrolü bir kamera ve bir bilgisayarla ya da tabletle yapabiliyoruz. Başka bir mekanizma, cihaz, fiziki ekstra bir aparat kullanmadan bu işlemleri yapabiliyoruz. İnternet sayesinde kilometrelerce uzaktan bu sistemleri kontrol edebiliyoruz. Yaptığımız ihtiyaca yönelik programlarla kullanıcıları sektör kapsamı içinde hemen hemen birçok hedefe ulaştırabiliyoruz. Apiler sayesinde başka programlarla konuşabiliyor haberleşebiliyoruz. Veri paylaşımı yapıp karar mekanizmalarını yönlendirebiliyoruz. On yıl önce düşlenenin belki de ötesini yaşıyoruz. Yaşamaya da devam edeceğiz gibi gözüküyor. Ülkemizde meraklı, araştıran, vizyon sahibi ve en önemlisi çalışmayı ve değer katmayı bilen, seven insanlar oldukça da bu gelişim devam edecek.
“Günümüzde gelinen noktada, kontrolün makinelere aktarılması ve insanın kontrol mekanizmasından soyutlanması sürecini yaşıyoruz.”