Deniz ve liman güvenliği 2
Liman devletleri her kargoyu incelemek için yeterli kaynağa sahip değildir. Bunun yerine, iyi bir istihbarat ile kaçakçılık tehdidini daha hassas tespit ederek, sadece yüksek riskli kargoları incelemek yeterli olabilecektir.
Kitle imha silahlarının kaçakçılığı
Soğuk Savaş sonrasında nükleer silahların ve nükleer silah yapımında kullanılan radyoaktif maddelerin kontrolsüz kalması ve terör örgütlerinin eline geçme ihtimali tüm ülkeler için çok önemli bir endişe kaynağı olmuştur. Nükleer ve radyoaktif maddeler başta olmak üzere, kitle imha silahlarının kaçakçılığı, hedefte yaratabileceği etki açısından diğer tüm kaçakçılık türleri arasında en tehlikelisini oluşturmaktadır. Bununla birlikte limanlar her türlü kaçakçılık karşısında savunmasız ve hassas kalmaya devam etmektedir. Zira liman devletleri her kargoyu incelemek için yeterli kaynağa sahip değildir. Kaldı ki böyle bir çaba yüklerin elleçlenmesinde büyük gecikmelere sebep olarak, deniz yolunun maliyet etkinliğini azaltacaktır. Bunun yerine, iyi bir istihbarat ile kaçakçılık tehdidini daha hassas tespit ederek, sadece yüksek riskli kargoları incelemek yeterli olabilecektir.
Amerika Birleşik Devletleri tarafından yapılan değerlendirmelerde terör örgütlerince yapılması muhtemel nükleer madde kaçakçılığında kargo konteynırları en makul transfer vasıtası olarak belirlenmiştir1. Bu nedenle ABD Kongresince ülkelerine gelecek tüm konteynerlerin gemiye yüklenmeden önce yurtdışında taranması tedbiri öngörülmüştür. Terör odaklarının kitle imha silahları kaçakçılığı için limanlarımızı da kullanma ihtimaline karşı ISPS Kod gerekliliklerine uygun şekilde değerlendirme ve tedbir mekanizmalarının işletilmesinin faydalı olacağı görülmektedir.
Yasadışı balıkçılık (Yasadışı bildirilmemiş ve düzenlenmemiş balıkçılık- illegal, unreported and unregulated fishingIUU)
Yasadışı balıkçılık, bir devletin yargı yetkisi altındaki deniz sularında, o Devletin izni olmadan veya yasa ve yönetmeliklerine aykırı olarak yerli veya yabancı balıkçı gemileri tarafından yürütülen balıkçılık faaliyetleridir2. IUU balıkçılığı, balıkçılık yasalarını çiğneyen veya balıkçılık yasaları ve düzenlemelerinin erişimi dışında gerçekleşen tüm balıkçılığı içerir. Deniz güvenliği uzmanın geniş kapsamlı katılımı ile yapılan bir araştırmada uzmanların %80’i, yasadışı balıkçılığın ülkeleri için önemli bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu ve ekonomiyi olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştir. 2020’de ABD Sahil Güvenlik, IUU balıkçılığının önde gelen küresel deniz güvenliği tehdidi olarak deniz haydutluğunun yerini aldığını belirtmiştir. IUU balıkçılığı, yasal balıkçılık endüstrisinde yıllık yaklaşık 23 milyar dolarlık bir kayba neden olmaktadır. Dünya çapında yakalanan her beş balıktan birinin IUU balıkçılığı yoluyla elde edildiği tahmin edilmektedir. Sonuç olarak, IUU balıkçılığı meşru balıkçılık faaliyetlerine ve geçim kaynaklarına zarar verir, gıda ve ekonomik güvenliği tehlikeye atar, uluslararası suçları teşvik eder, piyasaları olumsuz etkiler, insan ticaretine katkıda bulunur ve sürdürülebilir balıkçılık politikalarının uygulanmasına yönelik devam eden çabaları baltalar.
Yasadışı göçmen hareketleri
Denizlerdeki mülteci krizi 20. yüzyılın ortalarından itibaren ortaya çıkan yeni bir olgudur. Bu çerçevede kıyı devletlerinin uygulama taahhüdünde bulunduğu uluslararası düzenlemeler ve yükümlülükler mevcuttur. Denizdeki mülteci durumunu siyasi bir meselenin ötesinde, insani ve ahlaki çözüm gerektiren bir durumdur. Ancak bu soruna denizci gözüyle baktığımız zaman, konunun, geminin ve limanın güvenlik ve emniyeti açısından görülmesi daha uygun olacaktır. Bu kapsamda Uluslararası Emniyet Yönetim Kodu (ISM) ve Uluslararası Gemi ve Liman Tesisi Güvenlik Kodu (ISPS) ile Uluslararası Denizde Can Güvenliği Sözleşmesi (SOLAS) ve Arama ve Kurtarma (SAR) Eki gerekli yükümlülükleri ortaya koymaktadır. Bu konuda liman ve gemi güvenliği açısından asıl odaklanılması gereken sorun kaçak yolculardır. Armatörler ve Kaptanlar, bir gemi limandan ayrılmadan önce kaçak yolcuların varlığını belirleme veya daha da önemlisi gemiye binmelerini engellemek sorunuyla karşı karşıyadır. Gemi limana girmeden önce, limanda kalış ve ayrıldıktan sonra, Kaptan ve mürettebatın alabileceği bir dizi önleyici tedbir vardır. Bu nedenle kapsamlı bir risk değerlendirmesi yapılmalı, geminin operasyon alanında mevcut potansiyel tehlikeler, geminin fiziksel çevresi yükleme/boşaltma sırasında gemi ve gemide bulunan potansiyel tehlikeler ortaya koyularak gerekli tedbirler uygulanmalıdır3.
Deniz kazaları
Deniz kazaları genellikle deniz emniyeti başlığı altında görülse de bazı kritik deniz kazalarının çevresel, ekonomik ve hatta bazı durumlarda doğrudan güvenlik üzerinde yarattığı olumsuz etkiler dikkate alındığında, bu konunun deniz güvenliği açısından da çok önemli olduğu anlaşılmaktadır.
Örneğin; 26 Mart 2021 tarihinde Süveyş Kanalında karaya oturan “M/V Ever Given” isimli gemi, kanalın iki yakasındaki yaklaşık 400 geminin sıkışmasına ve deniz trafiğinin 6 gün süreyle tamamen durmasına neden olmuştur. Süveyş kanalının kapalı kaldığı her saatin dünyaya 416 milyon dolar maliyeti olduğu belirtilmiştir4. Bu süre zarfında Ümit Burnu’na yönelen kritik deniz ulaşımı yaklaşık 9 günlük gecikmeyle limanlarına varabilmişlerdir. Bir diğer örnek, 1989 yılında Exxon Valdez petrol tankerinin Alaska kıyılarındaki bir resife çarpması sonucunda tarihin en büyük çevre felaketlerinden birine sebep olmasıdır. 10,8 milyon galon ham petrol denize dökülmüş, 1.300 millik kıyı şeridini kirlenmiş, 250.000 deniz kuşu, 3.000 deniz su samuru, 250 kel kartal ölmüş ve milyarlarca somon yumurtasını yok olmuştur. Bunun ekolojik ve ekonomik sonuçlarının ötesinde, insanlığa doğrudan ve dolaylı birçok zararları olmuştur. Bunun sonucunda IMO MARPOL Sözleşmelerinde gemilerin dizaynına yönelik önemli değişiklikler yapılmıştır. Haziran 2017’de ABD donanmasına ait USS Fitzgerald kruvazörünün Japonya açıklarında Filipinler Bayraklı MV ACX Crystal konteyner gemisi ile, Ağustos 2017’de yine ABD donanmasından USS John McCain’in Singapur açıklarında Liberya bayraklı tanker Alnic MC ile çarpışması sonucunda 17 denizcinin hayatını kaybetmesine, 300’den fazla denizcinin yaralanmasına ve her iki kruvazörün de uzun bir süre hareketten sakıt kalmasına neden olmuştur. Bu da deniz kazalarının doğrudan güvenlik boyutunu gösteren iki örnektir.
Deniz çevre sorunları ve suçları
Deniz çevresi sorunları bir dizi alanda deniz güvenliği ile ilgilidir. Okyanus ekosisteminde büyük ölçekli ticari operasyonlar gerçekleştiği için, çevreye zarar veren olaylar da kaçınılmaz olarak olmaktadır. Gemilerinin operasyonlarının çevreye mümkün olduğunca az zarar vermesini sağlamaya yardımcı olmak deniz güvenliği ile ilgili herkesin görevidir. Uygun güvenlik ve güvenlik protokolleri, özellikle petrol endüstrisinde felaketleri önlemek için en iyi stratejilerdir. Artan çevre bilinciyle, deniz kirliliği sıklıkla manşetlerde yer almakta ve her zamankinden daha kötü bir suç olarak kabul edilmektedir. Yasadışı deniz kirliliği, kirleticiler gibi maddelerin yasa dışı emisyon veya deşarj yoluyla denizi kirletmesidir. INTERPOL tarafından 2019 yılında yürütülen küresel bir operasyon, ciddi deniz kirliliğinin arkasında binlerce yasa dışı faaliyet tespit edilmiştir. Birçok ulusal yasa ve uluslararası anlaşmalar artık zararlı maddelerin okyanusa boşaltılmasını yasaklamaktadır, ancak bunu uygulamanın mali zorlukları nedeniyle bazı gemiler denizi kirletme suçunu işlemeye devam etmektedir. Denizlerin kirletilmesi sadece bölgesel ekolojik sorunlara değil iklim değişikliğine yol açan küresel çevre ve güvenlik sorunlarına da yol açmaktadır.
“Dünyanın bir bölgesinde karşılaşılan bir deniz güvenlik riskinin, belki de çok kısa süre sonra güvenli olduğu düşünülen başka bölgelerde ortaya çıkmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Bu nedenle deniz güvenliği, küresel işbirliğini, bilgi paylaşımını ve müşterek önlemleri gerektiren çok önemli bir kavramdır.”
İklim değişikliği
İklim değişikliği çevresel sorunların bir sonucudur ve deniz güvenliği açısından hayati önemde etkileri olacağı kesindir. Örneğin, küresel ısınmanın sonucunda deniz seviyesindeki yükselme bazı adaların yok olmasına, ana karalarda kıyı kesimlerinin sular altında kalmasına sebep olacaktır. Bu iklim felaketi yeni göçleri ve diğer güvenlik mücadelelerini ortaya çıkarabilecektir. Bu konuda başka bir örnek ise gemilerin bacalarından kaynaklanan kurum (black carbon) salınımları sonucunda kutup bölgelerindeki küresel ısınmayı artırmasıdır. Bunun bir sonucu olarak yakın zamana kadar buzlarla kaplı olan Arktik Geçidi kısa süre önce deniz ulaştırmasının yapılabileceği genişlikte açılmış ve Atlantik-Pasifik geçişini kısaltan yeni bir su yolu haline gelmiştir. Bu geçidin gemiler tarafından kullanılması ile kurum salınımının artarak buzulların erimesinde çığ etkisi yaratabileceği böylelikle küresel ısınmanın etkilerini hızlandıracağı düşünülmektedir. Ayrıca bu bölgede egemenlik ve kullanım hakları nedeniyle yeni güvenlik sorunlarının oluşmasına da sebep olabilecektir.
Siber güvenlik suçları
Denizde siber güvenlik, güvenli denizler sağlamak için endüstrinin uyum sağlaması gereken nispeten yeni bir tehdittir. Deniz siber güvenliği, bir şirketin sahip olduğu kargo bilgileri ve çalışan ayrıntıları gibi suçluların yararlanabileceği değerli verilerin korunmasını ifade eder. Dijital çağda, Bilgi Teknolojileri sistemleri, gemi donanımı ve sensörleri için veri koruması ve ayrıca veri sızıntıları kritik derecede önemlidir.
Siber suçlular, gemileri kontrol eden elektronik sistemleri de hackleyebilir. Endüstri daha otomatik ve verimli hale geldikçe, bu durum maliyetli ve ciddi sonuçlara yol açabilir. Örneğin Haziran 2017’de Maersk şirketine yapılan siber saldırı sonucunda şirketin terminallerinde yük elleçleme işlemleri birkaç hafta sekteye uğramış ve 300 milyon dolar civarında bir zarara yol açmıştır5. Bu tür saldırılara ilave olarak gemilerin mevki ve rotalarını yanıltmaya yönelik saldırılar (spoofing) da son günlerde artmaya başlamıştır. Görüldüğü üzere deniz siber güvenlik riski, bir teknoloji varlığının potansiyel bir durum veya olay tarafından ne ölçüde tehdit edilebileceğinin, bilginin bozulması, kaybolması veya tehlikeye girmesinin bir sonucu olarak denizcilikle ilgili bir operasyonel, güvenlik veya güvenlik hatasıyla sonuçlanabileceğinin bir ölçüsüdür. Bu nedenle, IMO-MSC tarafından Haziran 2017’de yayımlanan ISM Kodu 428(98) sayılı karar ile armatörlerin ve yöneticilerin siber riski değerlendirmelerini ve emniyet yönetim sistemlerinin tüm fonksiyonlarıyla ilgili önlemler ortaya konulmuş, ayrıca bilgi teknolojisine ilişkin ISO/IEC 27001 standardı benimsenmiştir. Ayrıca IMO, deniz taşımacılığını mevcut ve ortaya çıkan siber tehditlerden ve güvenlik açıklarından korumak için denizcilik siber risk yönetimi konusunda bir kılavuz yayınlamıştır.
Deniz ve liman güvenliği
Tehdit ve risklerin ne kadar çeşitli, kapsamlı, doğrudan veya dolaylı etki yaratabilen, her coğrafyada karşılaşılabilecek ve insanlık için hayati sonuçlar yaratabilecek geniş bir spektrumda olduğu görülmektedir. Dünyanın bir bölgesinde karşılaşılan bir deniz güvenlik riskinin, belki de çok kısa süre sonra güvenli olduğu düşünülen başka bölgelerde ortaya çıkmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Bu nedenle deniz güvenliği, küresel işbirliğini, bilgi paylaşımını ve müşterek önlemleri gerektiren çok önemli bir kavramdır. Ayrıca deniz güvenliği ile liman güvenliği birbirini tamamlayan bir bütün olarak algılanmalıdır. Sözü edilen tehdit ve riskler denizdenlimana veya liman-denize sirayet ederek çok geniş kitleleri etkileme potansiyeline sahiptir. Bu maksatla oluşturulan, Deniz ve Liman güvenliğine yönelik kuralları, uygulamaları ve tedbirleri ortaya koyan ulusal yasa ve yönetmelikler ile uluslararası anlaşmalar, düzenlemeler ve kodlar denizciliğin tüm bileşenlerinin yetki ve sorumluluklarını belirlemiştir. Söz konusu kurallar bütünü, hükümetlere, denizcilik şirketlerine, gemi mürettebatına ve liman/ tesis personeline “güvenlik tehditlerini tespit etmek ve uluslararası ticarette kullanılan gemileri veya liman tesislerini etkileyen güvenlik olaylarına karşı önleyici tedbirler almak” sorumluluğunu yüklemektedir. Bu çerçevede özellikle IMO tarafından yayımlanan deniz güvenliğine yönelik uluslararası anlaşmalar ve kodların6 hassasiyetle uygulanması son derece önem arz etmektedir.
“Deniz güvenliği ile liman güvenliği birbirini tamamlayan bir bütün olarak algılanmalıdır. Sözü edilen tehdit ve riskler denizden-limana veya liman-denize sirayet ederek çok geniş kitleleri etkileme potansiyeline sahiptir. Bu maksatla oluşturulan, Deniz ve Liman güvenliğine yönelik kuralları, uygulamaları ve tedbirleri ortaya koyan ulusal yasa ve yönetmelikler ile uluslararası anlaşmalar, düzenlemeler ve kodlar denizciliğin tüm bileşenlerinin yetki ve sorumluluklarını belirlemiştir.”
1 https://www.govinfo.gov/content/pkg/CHRG-114hhrg20639/html/CHRG-114hhrg20639.htm
2 https://www.informea.org/en/terms/illegal-fishing
3 https://www.gard.no/Content/13385148/Guidance%20on%20stowaways.pdf
4 https://www.10tv.com/article/news/verify/verify-ship-stuck-in-suez-canal-cost-economy-400m-anhour/507-205b5e13-8107-4a0f-83df-266c96230f10
5 https://digitalguardian.com/blog/cost-malware-infection-maersk-300-million
6 https://safety4sea.com/abbreviations-of-imo-codes