Deniz Ulaşımı Güvenliği
Yasa dışı insan ve uyuşturucu kaçakçılığı, deniz haydutluğu ve silahlı soygun, terörist faaliyetlerin önlenmesi ve deniz çevresinin korunması, limanların daha güvenli olması gibi konular deniz güvenliği kavramı ile ilişkilendirilir.
Günümüzde dünya üzerinde ihracat veya ithalat yapmayan tek bir ülke dahi bulunmamaktadır . Mevcut “küresel ekonomik düzende”, ekonomik refah seviyeleri çok yüksek veya “kendi kendine yeterli” olduğu belirtilen ülkeler dahil tamamı, varlıklarını sürdürebilmek için dünyadaki diğer ülkelerden bazılarıyla ticaret yapmak zorundadır.
Bu dünya ticaretinin de %83’ü deniz ulaştırması yolu ile yani gemilerle yapılmaktadır . Deniz ulaştırması sayesinde ülkeler, ticaretlerini, diğer ulaşım türlerine (kara yolu, demir yolu) kıyasla, dünyanın çeşitli yerlerindeki farklı kaynaklardan, daha düşük maliyetli, daha yüksek miktarlarda, daha süratli, daha emniyetli ve çevreye daha duyarlı bir şekilde yapma imkânına sahip olmaktadır.
Deniz ulaşım emniyeti ve güvenliği deniz ticareti için en önemli risk faktörüdür
Tüm bu avantajlarına rağmen, “deniz ulaşım emniyeti ve güvenliği” (Maritime safety and security) yüzyıllardır deniz ticareti için en önemli risk faktörü olmaya devam etmektedir.
Bu noktada genellikle karıştırılan bu iki terimi kısaca tanımlamak gerekirse; Deniz Emniyeti (maritime safety), kaynağını doğal güçlerin ve insan hatalarının oluşturduğu tehlikelerden uzak olma durumudur. Mücadele konusu doğal güçlerin oluşturduğu potansiyel tehlikelerdir. Örneğin Seyir emniyeti, yüklerin elleçlenmesi deniz emniyetinin konuları arasında yer alır. Deniz Güvenliği (Maritime security) ise insan kaynaklı ve kasıtlı yapılmış hareketler sonucu ortaya çıkan tehlikelerden uzak olma durumudur. Mücadele konusu, insanın oluşturduğu potansiyel tehlikelerdir. Yasa dışı insan ve uyuşturucu kaçakçılığı, deniz haydutluğu ve silahlı soygun, terörist faaliyetlerin önlenmesi ve deniz çevresinin korunması, limanların daha güvenli olması gibi konular deniz güvenliği kavramı ilişkilendirilebilir . Deniz emniyeti ve deniz güvenliğinin tanım ve ilgi alanları farklı olsa da birbirinin ayrılmaz bir parçası olduğu ve bazı noktalarda birinde oluşan yetersizliğin diğerinde de önemli zafiyetler yaratacağı unutulmamalıdır. Deniz emniyetinin temelini oluşturan en önemli düzenleme, tarihteki en büyük deniz kazası olan ve 1503 kişinin öldüğü Titanic faciasından sonra, bu olaydan alınan dersler kapsamında, ticari gemilerin inşası, teçhizatı ve işletilmesi ile ilgili minimum emniyet standartlarının belirlenmesi amacıyla, 1914’te, Denizde Can Emniyeti Uluslararası Konvansiyonu’nu (Safety Of Life At Sea-SOLAS) ülkeler tarafından kabul edilerek uygulamaya konulmuştur. SOLAS Sözleşmesi daha sonra 1929, 1948, 1960 ve 1974 yıllarında yenilenmiş ve sonrasında her yıl güncellenen bir sistemle günümüzdeki ihtiyaçları karşılayan bir yapıya kavuşturulmuştur .
11 Eylül saldırılarından sonra “Uluslararası Gemi ve Liman Tesisleri Güvenlik Kod’u” kabul edildi
Deniz güvenliği konusu ise 11 Eylül 2001 de yaşanan terörist saldırılar sonrasında, Uluslararası Denizcilik Örgütü-IMO’nun ana odaklarından biri haline gelmiştir. Bu çerçevede, denizlerin, limanların ve gemilerin daha güvenilir kılınması için SOLAS’ın içerisinde “XI-2 Deniz Güvenliğini Arttırıcı Özel Önlemler” başlığı ile yeni bir bölüm oluşturularak, “Uluslararası Gemi ve Liman Tesisleri Güvenlik Kod’u” (ISPS Kod) kabul edilerek, bir düzenleme kapsamına alınmıştır.
ISPS Kodu, Deniz Güvenliğini, Gemi ve Liman Tesislerinin güvenliğinin sağlanması olarak iki başlık altında düzenlemiştir. Bununla birlikte, Deniz Ulaştırma Güvenliğini açısından bakıldığında bu iki konuyu Deniz Ulaştırma Yollarının (Sea Lines of Communications-SLOC) güvenliğinden ayrı düşünmek mümkün değildir.
Deniz Ulaştırma Yollarının Güvenliği
Bugün itibariyle dünyadaki ticaret gemisi sayısı 98.000 civarındadır . Dünya deniz ticareti, bu gemilerin 1000 GT üzerinde olan 56.000 kadarı ile gerçekleştirilmektedir . Deniz trafiğini canlı olarak takip eden internet sitelerinden herhangi birine anlık olarak bakıldığında, gemilerin dünya limanları arasında inanılmaz bir yoğunlukta seyrettikleri, belirli güzergâhlarda adeta deniz otoyolu varmışçasına trafik olduğu ve belirli noktalarda da tıkanıklıklar ve yığılmalar oluştuğu açıkça görülebilir.
Yoğun deniz trafiğinin bulunduğu bu güzergâhlar ana deniz ulaştırma yolları, boğaz, kanal ve geçitler nedeniyle yoğunlukların arttığı coğrafi bölgeler de deniz düğüm noktaları (maritime choke points) olarak adlandırılmaktadır. Söz konusu deniz ulaştırma yolları, seyredilen limanlar arasındaki en kısa rota olması nedeniyle en ekonomik taşımacılığın gerçekleştirilebileceği güzergâhlardır. Bu nedenle bu deniz ulaştırma yollarının devamlı açık olması, açık denizlerde seyrüsefer serbestliğinin (Freedom of NAvigation-FON) muhafaza edilmesi, karasuları, boğaz, kanal ve geçitlerde ise güvenli zararsız/transit geçiş rejimlerinin tesis edilmiş olması tüm dünya ülkeleri açısından hayati derecede önemlidir.
Küresel ekonominin işleyişi büyük ölçüde dünya denizlerinde güvenliğin sağlanmasına bağlıdır. Bir başka deyişle deniz ticaretinin sekteye uğraması dünya ekonomisine büyük ölçekte zarar verebilmektedir.
2002 yılında Yemen sahili açıklarında bombalı terör saldırısına uğrayan Fransız tankeri Limburg, Arap Denizi’ne yönelik deniz ticaretinin kesintiye uğramasına, o bölgedeki sigorta ücretlerinin üç katı artmasına ve konteyner trafiğinin yüzde 90 oranında kesilmesine sebep olmuştur . Görüldüğü üzere sadece bir geminin maruz kaldığı tehdit, yarattığı dalgacık etkisi (ripple effect) ile dünya deniz ticaretinin güvenli seyrini ve küresel ekonomiyi önemli ölçüde etkileyebilmiştir. Çok yakın tarihten başka bir örnekle konunun ekonomik boyutunu da ifade etmek gerekirse; 26 Mart 2021 tarihinde Süveyş Kanalında karaya oturan “M/V Ever Given” isimli gemi, kanalın iki yakasındaki yaklaşık 400 geminin sıkışmasına ve deniz trafiğinin felç olmasına neden olmuştur. Kanalın 6 gün boyunca kapandığı her günün dünya ticaretinde 6-9,6 milyar dolar zarara yol açtığı belirtilmiştir . Bu olay bir kaza sonucu olduğundan deniz güvenliğinden ziyade deniz emniyetinin konusudur. Fakat herhangi bir deniz düğüm noktasının benzer bir yöntemle bilinçli olarak kapatılması halinde oluşan deniz güvenliği sorununun küresel ekonomiye ve sahildar ülkeye verebileceği zarar göz ardı edilmemelidir.
Savaş, terörizm, deniz haydutluğu, kaçakçılık, illegal balıkçılık ve çevresel tehlikeler deniz ticaretine yönelik en önemli risklerdir Deniz ticaret yollarının güvenlik ve emniyetine yönelik tehdit ve riskler sadece deniz kazalarıyla sınırlı değildir. Deniz ulaştırma rotaları üzerinde veya yakınında bulunan ülkelerdeki savaş ve savaş benzeri faaliyetler, terörizm, deniz haydutluğu ve silahlı soygun, yasa dışı silah, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı, illegal balıkçılık faaliyetleri, çevresel tehlikeler deniz ticaretinin güvenliğine yönelik en önemli tehdit ve riskleri oluşturmaktadır.
Savaş ve savaş benzeri faaliyetler kapsamında; geçtiğimiz yıllarda Kızıldeniz, Aden Körfezi, Umman Körfezi ve Arap (Basra) Körfezi bölgelerindeki bazı ülkelerde süregelen çatışmalar nedeniyle bölgede seyreden bazı ticaret gemileri karadan atılan roketlerin veya denizdeki mayınların hedefi olmuş ve hareketten sakıt kalmışlardır. Bunun sonucu olarak ticaret gemileri söz konusu ülkelerin limanlarına gitmemeye başlamış. Bölgede seyreden gemilerin sigorta primleri artmıştır.
Somut bir örnek üzerinden açıklamak gerekirse 2015’ten beri Yemen’de devam eden iç savaşın, ülke limanlarına ve bölge denizlerine yansımasının bir sonucu olarak ekonomik faaliyetlerde 660 milyar dolar, başka bir deyişle 18 kat azalma gözlemlenmiştir.
Son 50 yıl içerisinde denizlerdeki terör faaliyetleri incelendiğinde ise bunların
- Patlayıcı maddeler ile yüklenmiş süratli botlar ile gemilere veya liman tesislerine yapılan intihar saldırıları,Patlayıcı maddeler ile yüklenmiş süratli botlar ile gemilere veya liman tesislerine yapılan intihar saldırıları,
- Sualtından dalgıçlar ile gemi karinalarına/liman tesislerine limpet mayınların yerleştirilerek patlatılması,
- Makineli tüfek, anti-tank silahları, havan ve roket atarlar kullanarak gemilere saldırılar düzenlenmesi,
- Gemilere ve liman tesislerine gizlice sokulan patlayıcıların patlatılması,
- Gemiler veya daha küçük teknelerin gemilere veya liman tesislerine çarptırılması veya gemilere/liman tesislerine sabotaj yapılması
- Ticaret gemilerinin teröristler tarafından kaçırılması, şeklinde olduğu görülmektedir.
Deniz terörizmi 1970’ten itibaren tehdit olmaya başladı
Deniz ticaret yollarının güvenliğini tehlikeye düşüren deniz terörizmi, asimetrik bir tehdit olarak 1970 yılından itibaren uluslararası toplum için endişe kaynağı olmaya başlamıştır. 11 Haziran 1970’ten 1 Temmuz 2004’e kadar 212 deniz terörü vakası yaşanmıştır . Bu olaylardan en önemlilerinden biri Ekim 1985’te Achille Lauro isimli yolcu gemisinin, Akdeniz’de bir seyir halindeyken Mısır açıklarında, Filistin Kurtuluş Cephesi’nden dört terörist tarafından kaçırılmasıydı. Bu olay sonrasında, Deniz Seyrüsefer Emniyetine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine İlişkin Sözleşme (The Convention for the Suppression of Unlawful Acts against the Safety of Maritime Navigation-SUA) 1988 yılında imzalanarak, 1992 yılında yürürlüğe girmiştir.
11 Eylül 2001 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan saldırılar, teröristlerin gemileri de ele geçirerek, limanlara ve ana karaya sızabileceği ve saldırılarda bulunabileceği yönünde tehdit değerlendirmelerini gündeme getirmiştir. Bu çerçevede IMO tarafından, denizden karaya taşınabilecek terörizm tehdidine istinaden Gemiler ve limanların güvenliğini sağlayacak tedbirler geliştirilmek üzere yeni bir düzenleme çalışması başlatılmıştır. 2000 yılında USS COLE muhribine, 2002 yılında da M/T Limburg tankerine Yemen’de gerçekleştirilen El Kaide terörist saldırıları, Gemiler ve limanlar için ISPS Kodunun ortaya çıkmasına sebep olan daha kapsamlı bir güvenlik sistemi oluşturulması çalışmalarının nihai hale gelmesini sağlamıştır.
Deniz haydutluğu 2000-2011 yılları arasında dünya ekonomisine yaklaşık 7 milyar dolar zarar verdi Deniz haydutluğu ve silahlı soygun faaliyetleri son 20 yıldan beri dünya deniz ulaştırma yollarının güvenliğini tehdit eden en önemli yasa dışı faaliyet olmuştur. Özellikle Aden Körfezi, Hint Okyanusu, Malaca ve Singapur Boğazları, Güney Çin Denizi ve Gine Körfezinde yoğunlukla olmak üzere, deniz haydutları tarafından onlarca ticaret gemisi kaçırılmış, yüzlerce gemi adamı rehin alınmış, tonlarca ticari mal zorla alıkonulmuş ve deniz haydutluğu saldırılarında yaralanan, hayatını kaybeden gemi adamları olmuştur. Deniz haydutluğunun en yoğun yaşandığı 2000-2011 yılları arasında dünya ekonomisine ticari dolandırıcılık, kargo kaybı veya gecikme nedeniyle yıllık 6,6-6,9 milyar ABD Doları arasında zarar verdiği tahmin edilmektedir.
Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Birliği ve bölge ülkelerinin denizdeki koordineli askeri ve sivil gayretleri, Bölgesel Raporlama Merkezleri ve Organizasyonları ile Denizcilik Birlikleri, ticari istihbarat sağlayıcıları veya yerel kaynakların istihbarat paylaşımları, tehdit ve risk değerlendirmeleri ve ticaret gemileri tarafından uygulanan tedbirler sayesinde bu tehdidin bazı deniz ticaret yollarında azaltılması zaman içerisinde mümkün olmuşsa da maalesef tamamen bitirilememiştir.
Ticaret Gemilerinin Güvenliği
Gemiler ve gemiciler olmadan deniz ulaştırması mümkün değildir. Bu nedenle ticaret gemilerinin seyir süresince ve limanlarda güvenliğinin sağlanması, yolcuların, mürettebatın ve yükün zarar görmeden planlı limanlarına ulaşması, gemi işletmecilerinin, armatörlerin ve ilgili şirketlerin olduğu kadar yönetimlerin de en önemli endişe kaynaklarından birini oluşturmuştur.
Özellikle petrol ve petrol ürünleri gibi stratejik hammadde taşıyan gemilerin herhangi bir tehdide maruz kalması, bu maddelere ihtiyaç duyan ülkelerin ekonomik, politik ve askerî açıdan çeşitli risklerle karşılaşma ihtimalini de beraberinde getirmektedir. Bu riskler bazen de çevre kirliliği olarak yaratacağı küresel etkilerle birden fazla ülkenin sorunu haline de gelebilmektedir. Ticaret gemilerinin güvenlikleri ile ilgili konular, Limanlar için de uygulandığı üzere ISPS Kodu ile düzenlenmektedir. Bununla birlikte, gemilerin hareketli olması ve farklı coğrafyalarda bulunma özellikleri nedeniyle, maruz kalınan tehdit ve riskler açısından farklı planlama ve tedbirler gerektirmektedir. Örneğin; bir ticaret gemisi, seyrettiği rota üzerinde deniz haydutluğu saldırısına maruz kalma veya bölgedeki bir çatışmanın ikincil hedefi olma ihtimalini dikkate almak durumundayken, liman tesisleri için bu tür tehditlerin gerçekleşme ihtimali çok zayıftır. Başka bir karşılaştırma konusu ise güvenik elemanlarıdır. Gemilerde ikiz görevli olarak tefrik edilen Gemi Güvenlik Zabiti dışında devamlı olarak güvenlik elemanı istihdam edilmezken, limanlarda farklı olarak sadece güvenlik konusunda görevlendirilen personel çalıştırılmaktadır. Bu nedenle gemilerde görevli personelin gerek seyirde ve gerekse limanda mevcut tehdit ve riskleri göz önünde bulundurarak, alınması gereken tedbirleri eksiksiz uygulaması sadece geminin, yükün veya mürettebatın emniyeti açısından değil, deniz ulaştırmasının güvenliği açısından da son derece önemlidir.
“2015’ten beri Yemen’de devam eden iç savaşın, ülke limanlarına ve bölge denizlerine yansımasının bir sonucu olarak ekonomik faaliyetlerde 660 milyar dolar azalma gözlemlenmiştir.”
Gemi güvenliğinin sağlanması, gemi personelinin organizasyonunu ve alınacak tedbirleri içerir Deniz ticaret yollarına yönelik tehditlerin tamamı gemiler için de geçerlidir. Deniz ticaret yollarının güvenliği için alınacak tedbirler uluslararası toplumun, kurumların ve ülkelerin inisiyatif ve sorumluluğundadır. Tehdidin gemiye ulaşmadan önlenmesini sağlayan ve birçoğu caydırıcılık içeren önlemler serisidir. Oysa geminin güvenliğinin sağlanması, gemi personelinin organizasyonunu ve gemi çapında alınacak tedbirleri içermektedir. Örneğin deniz haydutluğu tehdidi için deniz ulaştırma yollarına yönelik tedbir askeri gemilerin devriyesi ya da konvoy oluşturulması iken ticaret gemisinin aynı tehdide karşı uygulayacağı tedbirler manevra yapılması, tazyikli su sıkılması, dikenli teller veya diğer En İyi Yönetim Uygulamalarıdır (Best Management Practices-BMP). Bu nedenle ISPS gereği Şirket Güvenlik Sorumlusu ve Gemi Güvenlik Zabiti tarafından yapılacak Şirket ve Gemi Güvenlik Değerlendirmeleri seyir yapılacak bölgedeki tehdit ve riskleri ayrıntılı olarak içermelidir. Buna istinaden yapılacak Gemi Güvenlik Planlarında da alınacak tedbirler detaylıca belirtilmeli ve gemi mürettebatı tarafından eğitim, talim ve tatbikatları aksatılmadan yapılmalıdır.
Limanların Güvenliği
Dünya ticaretindeki küreselleşme, limanlarda da artan ve yeni güvenlik tehditlerini ortaya çıkarmıştır. Limanların coğrafi konumlarının bu tehditlerin hedefi haline gelmesinde önemli bir payı olmuştur. Zira limanların birçoğu şehir sınırlarının dışında ve geniş alanlara yayılacak şekilde konuşlandırıldığı için çevresinin emniyetini tam olarak alabilmek, giriş ve çıkışlarını kontrol altında tutabilmek ve güvenliğini sağlayabilmek her geçen gün daha fazla yatırım, çalışma ve dikkat gerektirir hale gelmiştir. Bu konumları ile limanlar, sabotajcılar, teröristler veya diğer yasa dışı suç örgütleri için birer hedef veya suçlarını gerçekleştirebilecekleri ortamlar haline gelmiştir. Ayrıca liman bölgelerinde gün boyu devam eden yoğun araç trafiği limanların kara ve deniz taraflarının kontrol altında tutulmasını zorlaştırmış limanların güvenliği açısından zafiyet yaratarak, muhtemel tehditlere karşı hassas hale getirmiştir.
Liman Güvenliğinin sağlanması, limanda bulunan depolama tesisleri, boru hatları, teknik sistemler, görevliler, yolcular, araç ve gereçler açısından dikkatle takip edilmesi gereken bir faktör olmakla birlikte, limanda bulunan veya limana giriş çıkış yapan bir geminin güvenliği için de son derece önem arz etmektedir.
Limanda bulunan gemilerin azaltılmış personelle bulunması, yük elleçleme işlerine odaklandıklarından güvenliğe yönelik dikkatlerinin yeterli seviyede olamaması gibi zafiyetlerin istismar edilmesi ile veya limana giren ve limandan çıkan gemiler de düşük süratleri nedeniyle terör saldırılarına maruz kalabilirler. Bu durumda terör eylemi liman tesislerine değil de bu gemiye yapılsa bile verilecek hasar ile limanın bazı rıhtımlarının, ya da liman giriş ve çıkışlarının diğer gemilerce kullanımını engelleyebileceğinden deniz ulaştırma güvenliğini sekteye uğratabilecektir.
Ayrıca limanlarda oluşabilecek tehditlerin terör veya sabotaj eylemleriyle sınırlı olmayıp, uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, yük elleçleme ve depolama sistemlerine siber saldırılar ve çevre kirliliği yaratacak eylemler olarak da karşımıza çıkabileceği dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede ve ISPS Kodu doğrultusunda, Liman Tesisi Güvenlik Sorumluları (PFSO) tarafından yapılacak Liman Tesisi Güvenlik Değerlendirmelerinde her limanın kendi özellikleri ve limanların güvenliğine yönelik içeriden ve dışarıdan kaynaklanabilecek her türlü tehdit ve riskler dikkatle değerlendirilmeli, söz konusu tehdit ve risklere yönelik uygun ve sürdürülebilir tedbirler geliştirilmelidir. LTGD paralelinde yapılacak Liman Tesisi Güvenlik Planı (LTGP) ise Liman tesisi ve gemileri, kişileri, yükü, yük taşıma birimlerini ve liman tesisleri içinde yer alan tüm birimleri, her türlü güvenlik eylemi riskine karşı korumak için tasarlanan tedbirleri, bunların uygulanma yöntemlerini içerecek şekilde detaylı bir şekilde hazırlanmalıdır. Liman Tesisi Güvenlik Sorumluları gerek LTGD ve gerekse LTGP’nin hazırlanmasında ve uygulanmasında limanda bulunan gemi güvenlik zabitleri ve şirket güvenlik sorumluları ile yakın koordine içerisinde olmalı ve planları günün koşullarına, ihtiyaçlara ve ortaya çıkan yeni tehdit ve risklere ile elde edilen yeni imkân ve kabiliyetlere göre vakit geçirmeden güncellemelidir.
Sonuç
Deniz ulaştırmasının güvenliğinin, gemi, liman ve deniz ulaştırma yollarının güvenliğini sağlamakla tesis edilebileceği görülmektedir. Bu üç unsurdan herhangi birinde gösterilecek zafiyet sadece geminin, yükün, mürettebatın veya limanın zarar görmesi ile sonuçlanmayabilecek, ulusal ve küresel ekonomilerin ve menfaatlerin de etkilenmesine yol açabilecek bir dalgacık etkisi yaratabilecektir. Bu nedenle Uluslararası Gemi ve Liman Tesisleri Güvenlik KoduISPS’nun tavizsiz uygulanması, değerlendirme, plan ve tedbirlerin günün gereklerine uygun olarak geliştirilmesi ve güncellenmesi son önemlidir. Ayrıca gemi ve liman personelinin yetki ve sorumluluklarının bilincinde olarak gerekli tedbirleri uygulayabilecek bilgi ve beceriye sahip olması, bu nedenle yeterli eğitim ve tatbikatları belirtilen periyotlarda yapması gereklidir.