
“COVID19 nedeniyle dünya ve ülkemiz zor bir süreçten geçiyor.”
“COVID19 krizi sırasında ortaya çıkan ve en azından bir süre daha devam edeceğini düşündüğümüz alışkanlıkları, etkileri ve eğilimleri tahmin etmek çok önemli. Bu kalıcı alışkanlıklar, etkiler ve eğilimler ‘’yeni normalin’’ bir parçası olacak ve gelecek güvenlik senaryolarını tanımlamamızda belirleyici rol oynayacak. Diyen HAVELSAN A.Ş. Güvenlik Takım Lideri Sinan ÇİTAK ile pandemi sürecinde güvenlik sektörünü ve güvenlik teknolojilerinin gelişimini konuştuk.
Havelsan’dan bahseder misiniz?
HAVELSAN, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın bir şirketi olarak 1982 yılında kurulmuştur.
Türkiye’nin en büyük teknoloji firmalarından biri olarak kabul edilen HAVELSAN; deneyimi, uzman çalışanları, ileri teknolojiye dayalı yazılım yoğun özgün çözüm ve ürünleriyle uluslararası pazarda lider bir markadır. HAVELSAN; bünyesinde geliştirilen yüksek teknoloji ve yazılımların yanı sıra savunma, güvenlik ve bilişim sektörlerinde teknoloji üreten ve iş ekosisteminde yer alan firmaların çözüm ve ürünlerini de bir araya getirerek müşterilerine anahtar teslim çözümler sunan bir şirkettir.
Yazılım yoğun sistemler konusunda faaliyet gösteren HAVELSAN;
- Komuta Kontrol ve Savunma Teknolojileri
- Eğitim ve Simülasyon Teknolojileri
- Bilgi ve İletişim Teknolojileri
- Ülke Güvenliği ve Siber Güvenlik Çözümleri alanlarında özgün ürün ve sistemlerden oluşan çözümlerini Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), kamu kurum ve kuruluşlarının, özel sektörün ve uluslararası müşterilerinin hizmetine sunmaktadır.
Güvenlik sektörünü Covid19 bağlamında değerlendirir misiniz?
Covid-19 virüs nedeniyle dünya ve ülkemiz zor bir süreçten geçiyor. Covid-19 virüsü sebebiyle meydana gelen bu salgın hastalık durumu insanlık için ciddi bir tehdit ve korku unsuru haline gelmiştir. Bu durumda da insanlar kendilerinin ve ailelerinin buna bağlı olarak kamu kurum, kuruluşlar ve özel sektörde asli unsuru olan çalışanlarının güvenliği konusunda haklı olarak endişe etmektedirler. Ülkemizde 2019 Mart ayında pandemi sürecinin ilan edilmesi ve sokağa çıkma yasaklarının başlaması ile birlikte İçişleri Bakanlığının yayımlamış olduğu ”Sokağa Çıkma Kısıtlamaları Genelgesi” Sokağa Çıkma Kısıtlamasından Muaf Yerler ve Kişiler Listesinde Özel Güvenlik Görevlileri de muafiyet kapsamına alınmıştır. İçişleri Bakanlığı’nın genelgesiyle özel güvenlik görevlilerine verilmiş olan muafiyet güvenliğin sürdürebilirliğinin ne kadar önemli olduğunu ve özel güvenlik görevlilerinin güvenliğin sağlanmasın da vazgeçilmez bir aktör ve unsur olduğunu bir kez daha göstermiştir. Pandeminin başlamasıyla birlikte Sağlık Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu Covid-19 virüsüne karşı alınacak sağlık tedbirleri genelgesiyle birlikte tedbirlerin kamu kurum ve kuruluşlar ve özel sektörde uygulanmasında güvenlik görevlileri ön cephede görev almaktalar. Kamu kurum, kuruluşlarda ve özel sektör çalışanların Covid-19 virüsüne karşı alınan tedbirler kapsamında uzaktan veya dönüşümlü çalışmaya başlamışlar, güvenlik görevlisi arkadaşlarımız güvenliğin aksamadan devam etmesi kendilerine emanet edilmiş bina, makina araç vb korumak için görevlerinin başında pandemi süresince devam etmektedirler. Birçok kamu kurum, kuruluşunda ve özel sektörde çalışmakta olan güvenlik görevlilerine koruma ve güvenliğin sağlandığı alanlara giriş yapacak kişilerin maskesiz alınmaması ve bu kişilere maske dağıtılması, termal kamara ve ateş ölçer cihazla kontrolden geçirilmesi, ateşi yüksek olan kişilerin ilgili işyerine alınmaması, gibi talimatlar verilmektedir, verilen talimatların hukuki bir zemine oturtulması için İçişleri Bakanlığı valiliklere özel güvenlik görevlilerinin ateş ölçer cihazları kullanmasında ve maske dağıtmasında her hangi bir sakınca görülmemiştir yazısı göndermiştir. Ayrıca Hayat Eve Sığar Uygulaması ile HES kodu sorgulaması gibi sağlık tedbirleri güvenlik personeline ilave iş yükü getirmiştir. Bu tedbirlerin uygulamasında büyük bir özveriyle çalışan güvenlik görevlileri arkadaşlarımızdan Covid-19 virüsü sebebiyle hayatını kaybedenler var. İSG Kanunun; 2.2.maddesinde İşyerinde Covid-19 enfekte olan çalışanların hakları Yargıtay tarafından belirli kriterler çerçevesinde salgın hastalık sonucunda yaşamının kaybeden işçinin ölümünün “iş kazası” olarak değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, çalışanların iş yeri görevlendirmesi kapsamında Covid-19 salgınının bulunduğu bir yerde görevlendirilmesi sonucu veya iş yerinde bir başka çalışanın taşıyıcı olması nedeniyle enfekte olan çalışanların da iş kazası kapsamında değerlendirileceği ön görülmektedir.
Özel güvenlik görevlisi arkadaşlarımız içinde Covid-19 virüsü iş yerin de bulaşırsa Meslek hastalığı olarak sayılması önem arz etmekte bu konunun ilgili mercilere iletilmesi önem arz etmektedir.
Covid-19 tedbirleri arasında hijyen ve temasın azaltılması en önemli tedbirler olarak yer almaktadır. Temas azaltmaya yönelik en önemli araçlardan biri de maske ve eldiven kullanımı olarak karşımıza çıkıyor. Maske ve eldiven aynı zamanda suçlular tarafından eşkal (Dış görünüşü ve detayları) gizleme amaçlıda kullanılabilen bir gereçtir. Bu yoğun maske ve eldiven kullanımı ilerleyen süreçte suçluların gizlenmesi ve kolay tespit edilememesine neden olabilir. Bu durum suçluların tespit edilip yakalanması hususunda bir zafiyet yaratabilir. Bu konuda özel güvenlik görevlilerinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmakta. Çünkü yaptığı işin eğitimini almış özel güvenlik görevlileri bir kişinin suç amaçlı yaklaşıp yaklaşmadığına dair bilgileri, bu işin eğitimini almamış bir kişiden daha iyi öngörebilir. Ayrıca tehdit durumunda ne yapacağına dair bir refleks geliştirmiştir. Bu konuda hizmet verdiği yeri hukuki bir sorumluluk altına sokmayacak şekilde davranacak eğitime de sahiptir.
- Güvenlik sektörü global pazarın neresinde?
Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığı verilerine göre Türkiye’de 1435 güvenlik şirketi ile 444 özel güvenlik eğitim kurumu bulunuyor. Özel güvenlik sertifikası bulunan kişi sayısı ise 1 milyon 556 bin 250. Bunlardan 1 milyon 58 bin 626’sı özel güvenlik kimlik kartı alırken, aktif çalışan sayısı 320. Bu rakam, 270 bine yakın emniyet personeli sayısından da fazla. Bunlar, 95 bin 577 noktada görev yapıyor. Buralar için 55 bin silah tahsisi yapılmış durumda. Ama bunlar azami rakamlar. 320 bin kişinin özel güvenlik elemanı olarak çalıştığı Türkiye’de bu rakam Avusturya, Belçika, Portekiz, Hollanda, Norveç ve Çek Cumhuriyeti ordularının toplam asker sayısını bile geride bırakmış durumda. Güvenlik Servisleri ve Organizasyon Birliği Derneği (GÜSOD) verilerine göre Ciro büyüklüğü olarak 2020 yılında 12 milyar TL civarında, 2021’de 15 milyar TL olacağı ön görülüyor. Sektörde şu anda yaklaşık 320 bin kişi çalışıyor.2021 yılında yaklaşık 30 bin kişilik daha yeni istihdam hedefleniyor.
Sizce, Covid19 sonrası güvenlik sektörü nasıl şekillenecek?
COVID-19 krizi sırasında ortaya çıkan ve en azından bir süre daha devam edeceğini düşündüğümüz alışkanlıkları, etkileri ve eğilimleri tahmin etmek çok önemli. Bu kalıcı alışkanlıklar, etkiler ve eğilimler Yeni Normalin bir parçası olacak ve gelecek güvenlik senaryolarını tanımlamamızda belirleyici rol oynayacak. COVID-19 sonrası yeni normalde dünya genelinde genel kabul görmüş alışkanlıkların etki ve eğilimler bu başlıklar altında sıralanabilir.
Sosyal alışkanlıklar: Sağlık korumaya daha fazla odaklanma, artan sosyal bilinç, her şey daha mesafeli, daha az seyahat. ekonomik etkiler: Maliyet yükleri, artan işsizlik, artan yerel kaynak kullanımı, kurallara uyumda hassasiyet, güvenlik eğilimleri daha fazla otomasyon, artan dijitalleşme, yeni tehditler, yeni güvenlik çemberi.
1-Daha fazla otomasyon: COVID-19 krizi, süreç veya prosedürlerin uygulanmasında insandan çok teknolojiye olan ilginin artmasına neden olmuştur. Otomasyona olan bu ilgi özellikle “Temassız Teknoloji” söz konusu olduğunda daha yüksek olmaktadır. Örnek olarak otomatik müşteri sayımı ve geçiş kontrolü (mağazalardaki sosyal mesafe kurallarına uymak için) sistemleriyle entegre otomatik kapılar, yüz tanıma, ekranlı sayaçlar, entegre ateş taraması ve algılama, uzaktan izleme sistemleri, robot ve drone korumasıdır . Ancak otomasyonun da bir hassasiyeti vardır- otomatik sistem ne kadar verimli olursa, bir şeyler ters gittiğinde operatörlerin katkısı da o kadar önemli olmaktadır . Sisteme daha az insan dahil olur, ancak katılımları daha kritik hale gelir.
2-Artan dijitalleşme: COVID-19 krizinin en önemli sonuçlarından biri, dijital dönüşüme ivme kazandırmasıdır. Bu ivmenin temelinde, bize yeni normalde tavsiye edilen edilen her şeye uzaklaşma alışkanlığı yer almaktadır. Güvenlikte dahil olmak üzere dijitalleşmenin devam edeceğine inanıyoruz. Alarm İzleme Merkezleri (AİM) önemli bir rol oynayacaktır. AİM’ler sayısallaştırılmış bilgilerin birleştirileceği ve akıllı operatörlerin (yapay zeka ile desteklenen insanlar), müşteri ile anlaşmaya varıldığı şekilde, alınan bilgilere göre hareket tarzlarının uygulanacağı merkezlerdir. Bu AİM’ler aynı zamanda sahadaki güvenlik ve emniyet personelimize daha hızlı, daha akıllı ve daha etkili yanıt vermelerini sağlayacak durumsal farkındalık ve öngörü sağlayacaktır.
3-Yeni tehditler: COVID-19 yeni tehditlerde ortaya çıkarmıştır. Interpol ve Europol gelişen bu yeni tehditleri aşağıda sıralamıştır:
Kötü amaçlı domainler, kötü amaçlı yazılımlar ve fidye yazılımları da dahil olmak üzere siber tehditlerde belirgin artış. Sağlık hizmeti sağlayıcıları ve temel ürün satış noktaları giderek kritik altyapı olarak hedeflenmektedir.
Kişisel koruyucu ekipman ve anti-viral ilaçlarda hileli ve sahte ticaret.
Sosyal medya, şifreli uygulamalar ve Darknet, yoluyla artan uyuşturucu ticareti, düşük gelirli bireyler ve işletmeler potansiyel olarak kredi köpekbalıklarının hedefi haline geliyor.
4-Yeni güvenlik çemberi: Siber güvenlik konusunda yeni normalde kural, Şirket Bilgi Teknolojileri departmanının, şirketin çalışanına olabildiğince yakın olmasıdır. COVID-19 krizinde de bu kural fiziksel güvenlik için de aynı şekilde olmalıdır. Artık her şey uzak olduğundan, şirketler fiziksel güvenlik tedbirlerinin giriş kapılarından itibaren sıkı bir şekilde alınmasını daha fazla göz önünde bulundurmalıdırlar. Ve hatta tüm çalışanların veya bir kısmının yaşadıkları yerler bile korunacak bir varlık mı sorusu güvenliğin ele alması gereken bir sorudur. Her durumda, şirketlerin güvenlik çemberleri değişmiştir. Sonuçta, enfeksiyon önleme ve kontrolü girişlerde mümkün olduğunca erken uygulanmalıdır. Güvenlik çemberinin genellikle girişte veya şirketin resepsiyonunda bulunduğu yerde, şimdi otopark veya daha da ötesinden başlaması gerekmektedir.
Sektördeki yeni trendlerden söz eder misiniz?
Kişi sayma sensörleri ve yazılımları: Kaç ziyaretçinin kapınızdan geçtiğini anlamanın ötesinde birçok amaca hizmet edebilir. Farklı sensör türleri en yoğun saatlerinizi ve günlerinizi doğru bir şekilde izleyebilir. İnsanların işletmenizde nasıl hareket ettiklerini gösteren grafikler personel sayınızı optimize etmek için kullanılabilir.
Akıllı kilit sistemleri: Ticari açıdan, arka uç yönetim araçlarına sahip anahtarsız akıllı giriş sistemleri, bina sahibinin mülk yöneticilerine, temizlik görevlilerine, elektrikçilere veya tesisatçılara yalnızca bir kereye mahsus giriş yapılmasını gerektiren erişim yetkisi sağalabilmekte ve bunu uzaktan kontrol edip yönetebilmektedirler.
Panik butonları ve güvenlik: Birçok IP kamera I / O bağlantılarına sahiptir. Buton, video yönetim yazılımına bir sinyal sağlamak için I / O girişine bağlanabilir. Uyarı, güvenlik görevlisinin konsolunda, yakındaki bir kameradaki videoyla birlikte görünür. Güvenlik görevlisi bu acil durumdan haberdar olduğunda, bu sayede en iyi eylem yolunu belirleyebilir ve güvenlik kamerası sistemi, karar vermek için ihtiyaç duyulan bilgileri sağlar.
Güvenlik sistemi ses analizi: Otomatik ses algılama, geleneksel video ve güvenlik sistemlerine göre gelişmiş güvenlik sunan birçok özellik sunar. Cam kırma gibi belirli sesler tespit edildiğinde, sistem acil güvenlik personelini uyarmak üzere ayarlanabilir, kullanıcıları tercih ettikleri cihaz üzerinden uyarabilir. Ayrıca, güvenlik kamerasından anlık video görüntüleri canlı olarak aktarılabilir.
Akıllı hareket algılama: Hat geçişi – Bir hat geçildiğinde davetsiz misafirleri tespit etmek için sanal bir çizgi ayarlayabilirsiniz. Tek yapmanız gereken kamera ayarlarından sanal bir çizgi çizmektir. Çizgiden herhangi bir şey geçtiğinde, uyarı alırsınız.
Eksik nesne algılama – Paket hırsızlığıyla alakalı sorunu yaşıyorsanız, paketlerin etrafında sanal bir kutu çizerek ve herhangi bir şey kaybolduğunda uyarı alabilirsiniz.
Terk edilmiş nesne algılama – herhangi bir nesne, belirli bir alana belirli bir süre boyunca bırakılırsa, uyarı alabilirsiniz.
2020 yılını değerlendirip 2021 yılına dair görüş ve beklentilerinizi aktarır mısınız?
Dünya küresel salgın ve onunla ilgili (ya da ilgisiz) ekonomik ve politik sorunlarla sarsılmaya devam ederken, güvenlik yönetimi alanında 2021 yılına yönelik büyük beklentiler oluşuyor. Bu yıl, ekonomik belirsizlik ve sektörler arasında artan rekabet döneminde, evden çalışma modellerinden etkinliklerin iptaline ve sosyal mesafe düzenlemelerine kadar her şeyin tüm işletmeleri uyum sağlamaya zorladığını ve dijital dönüşümün hızlandığını gördük. Devlet destekli casusluğa ek olarak, uzaktan çalışmaya rağbet ve bunun sonucunda sistemlerde açığa çıkan boşluklar nedeniyle siber suçlular saldırılarını artırdı. Son dönemde tehdit aktörleri, kurumsal ağlara yönelik saldırılarda özel kablosuz protokolleri hedef alıyor. Buna bağlı olarak, küresel teknolojiler geliştikçe hem kişisel, hem de iş hayatımızdaki neredeyse her şey internete bağlı olduğu için ulusal ve uluslararası yönetim kuruluşları bu duruma ayak uydurmak için mücadele ediyor. Dijital tedarik zinciri de dahil olmaz üzere tedarik zincirine özellikle dikkat edilmeli. Güvenilir satıcılarla çalışarak; donanım, aygıt yazılımı ve yazılımın her yönden güvenilir olduğundan emin olunmalı. Erişimi, yalnızca sistemleri çalışır durumda tutmak için erişime ihtiyaç duyan kişilerle sınırlayan bir güvenlik duruşu uygulanmalı. Birden çok bulut teknolojisi de dahil olmak üzere çeşitlilik, 2021 yılında da genişlemeye devam edecek. Veri yağmuruna hazırlanın. İnsanları, makineleri veya insanlar ile makineleri birbirine bağlayan işletmelerin ve yatırımların sayısı artacak ve bir o kadar fazla veri üretilecek. Mevcut veri mimarinizi incelenmenizde ve katlanarak artan bilginin yönetimi için gerekli bilgi işlem kapasitesine ve otomasyona sahip olduğunuzdan emin olmanızda fayda var. Bu bilgiler yönetildiğinde iç görüş alabilirken, yönetilmediğinde kafa karışıklığı ve risk yaratabilir. Erken hareket etmekte fayda olacaktır. Yeni yöntemlere açık olunmalı ve bilim kurgu gibi görünen şeylerin günlük hayatın bir parçası olmasına hazırlıklı olmalı. Örneğin, fabrikalarımızda, ofis binalarımızda, mahallelerimizde ve diğer kamusal alanlarımızda vızıldayan drone görüntüsünün sıradan olacağı bir zamana hızla yaklaşıyoruz. Paket ve kargo teslimi, Güvenlik izleme, bina güvenliği denetimleri, sosyal mesafe uyumu ve 3B haritalama, şu anda ticari drone’ların kullanıldığı alanlardan sadece birkaçı ve kullanımlarının artması bekleniyor. Dolayısıyla kritik ve hassas very yönetiminde drone’lar, Ayrıcalıklı erişim yönetiminin yalnızca onları izlemesi, yönetmesi ve kontrol etmesi gerekenlerin erişimini sağlayarak korumaya yardımcı olabileceği “yeni şeylere” iyi bir örnek teşkil ediyor.