Özel güvenlik tarihçesi ve spor güvenliği
Sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan kent yaşamı, nüfus artışı ve diğer toplumsal gelişmeler teknolojinin de artan etkisiyle, suç türleri ve oranlarında önemli yükselmelere neden olmuştur. Bu durum karşısında devletin güvenlik güçleri hem nicelik hem de nitelik bakımdan yetersiz kalmaya başlamış ve güvenlik maliyeti giderek artmıştır. Oluşan yeni duruma çözüm olarak ülkeler bazı spesifik alanlarda güvenlik hizmetini özel sektöre devretme eğilimi göstermeye başlamışlardır. Böylece devletin gözetim ve kontrolü altında yürütülen özel güvenlik hizmetleri, devlet için hem güvenlik personeli kaynağı tasarrufu sağlamış, hem genel masrafları azaltmış hem de topluma yeni bir istihdam alanı yaratılmasına yol açmıştır. (Yılmaz, 1996: 59-60). Emiroğlu, toplum güvenliğini sağlamakla mükellef olan devletin bu yetki ve sorumluluğunu özel sektörle paylaşmak eğilimine girmesinin altında yatan temel sebebin “kaynakların daha rasyonel kullanılması isteği ve güvenlik hizmeti kalitesinin artırılması” çabası olduğunu belirtmektedir. (Emiroğlu, 2011: 28). Bu gayretlere paralel olarak özel güvenlik kavramı, devletin iç güvenlik ile ilgili yetki alanında kendi belirlediği şartlar altında kamu güvenliği hizmetinin belirli bir bölümünü paylaşması sonucu ortaya çıkmıştır.
Avrupa Birliği ülkelerinde münferit hukuki düzenlemelerle şekillendirilen özel güvenlik uygulamaları Avrupa Birliği seviyesinde Avrupa Konseyi Özel Güvenlik Şirketleri Yönetmeliği (Regulating Private Security Companies in Europe: Statusand Prospects Draft Report) ile ortak bir temele dayandırılmaya çalışılmaktadır.
Özel güvenlik sektörüne yönelik belirtilen yaklaşımlar özellikle son yıllarda ülkelerin kendi mevzuatını kabul ve tadil etmelerine neden olmuştur. Bu durum, özel güvenlik bakımından oldukça çeşitlilik gösteren bir Avrupa manzarası ile sonuçlanmıştır.
Avrupa Birliğinde spor, temelde üye devletlerin ve ilgili uluslararası kuruluşların sorumluluğundadır.
Sporda şiddetle mücadelede Avrupa işbirliği, 1985’te Heysel Stadyumu’ndaki trajedi sonrasında güçlenmeye başlamıştır. Avrupa Komisyonu, uluslararası spor karşılaşmalarında şiddetin önlenmesine ilişkin çalışmaların geliştirilmesini etkin şekilde teşvik etmektedir. Bu doğrultuda Komisyon iki ana hedef belirlemiştir:
- Üye ülkeler arasında deneyim ve iyi uygulamaların paylaşımı ile güvenlik ve kamu düzeni alanında ortak standartların belirlenmesi.
- Veri koruma kurallarına uygun olarak risk altındaki veya şiddete eğilimli futbol taraftarları hususunda enformasyon değişimine dayalı operasyonel iş birliğinin geliştirilmesi
Bilindiği gibi, Avrupa’da spor karşılaşmalarında şiddet ile mücadelede, Avrupa Birliği ile işbirliği içinde çalışan en önemli uluslararası örgüt Avrupa Konseyi’dir. Avrupa Konseyi, 1985 yılında “Sportif Karşılaşmalarda ve Özellikle Futbol Maçlarında Seyircilerin Şiddet Gösterileri ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Konvansiyonu”nu hazırlamıştır. Türkiye de, tüm Avrupa ülkeleri gibi, söz konusu konvansiyona taraftır.
Stadyumlarda güvenlik
Stadyumlarda özel güvenlik hizmetleri 5188 sayılı Kanun öncesinde sorumluluk bölgesi ayrımı çerçevesinde polis ve jandarma marifetiyle sağlanmaktaydı. Özel güvenlik kanunun çıkmasıyla genel kolluk kuvvetlerine takviye olarak özel güvenlik personeli de görev yapmaya başlamıştır. Zamanla polis ve jandarma stadyumlardan ve spor salonlarından çekilmiştir. Ancak sonrasında özel güvenlik görevlileri olaylara müdahale etmede yetersiz kaldığı görüldüğünden, genel kolluk tekrar stadyumlara geri dönmüştür. Bunun sonucu genel kolluk ve özel güvenlik birlikte görev yapmaya başlamıştır.
Stadyumlar için alternatif güvenlik işleyiş biçimleri
Mevcut kanunlar yeterli olmakla birlikte işleyişte ve özel güvenlik görevlilerinin niteliklerinde bazı eksiklikler bulunmaktadır. Düzeltici bazı tedbirlerle mevcut problemlerin çözüme kavuşturulacağı düşünülmektedir.
Stadyumlarda görev alacak özel güvenlik personeline spor güvenliği konusunda “alan eğitimi” verilmeli ve spor alanında görev yapacak özel güvenlik personelinin profesyonelleşmesi sağlanmalıdır. Futbol karşılaşmaları açısından Süper Lig ve 1.Lig kulüplerinin her sezon öncesi belirlenen standartlar esasında görevlendirilecek “özel güvenlik personeli sayılarının belirleneceği, bu personele gerekli alan eğitimleri verileceği bir sistem geliştirilebilir. Ayrıca, emniyet birimlerince yapılan denetleme faaliyetlerinin mevzuata uygunluk denetimi ile sınırlanmayıp, hizmet kalitesinin de denetlenmesi sağlanmalıdır. Böylece, özel güvenlik personelinin profesyonelliği artırılmış olacaktır.
Öte yandan, stadyumlarda polis ve özel güvenlik birlikte görev üstlenmektedir. Polisin varlığı ciddi bir caydırıcılık yanında, özel güvenliğe de güven vermektedir. Ancak, stadyumlarda görevlendirilecek polisler “spor şubeden” ya da “çevik kuvvet” polisinden olmalıdır. Çünkü, kitle psikolojisi konusunda eğitim almayan görevlilerin kitleleri tahrik etme potansiyelleri bulunmaktadır. Mevcut mevzuat çerçevesinde özel güvenlik sayısının üçte biri oranında görevlendirilen polise ödeme yapılabilmektedir. Bu oranın 1/1’e getirilmesi düşünülebilir. Bununla birlikte, FİFA, UEFA gibi uluslararası kuruluşların, stadyumlarda polise sıcak bakmadıkları bilinmelidir.
Stadyumların güvenliği konusunda yapılacak çalışmalar polis, kulüp yönetimi, özel güvenlik ve taraftar kuruluşları temsilcileri ile birlikte etkin bir “yönetim” anlayışı ile yerine getirilmelidir.